SPENCER
"Endişenlenme Justin,Nathan beni ve Daphne'yi bırakır.Sen burada kal,Austin'in ve diğer tüm çocukların senin desteğine ihtiyacı var." Sıcak bir gülümseme takındım ve parmak uçlarıma yükselerek yanağına küçük bir öpücük bıraktım.
Justin tedirgin bir şekilde iç geçirdi. "Bugün okula gitmesen çok daha iyi olabilirdi." dedi ve ekledi. "Ama seni seviyorum." kapımı açarak içeri binmem için bekledi.
Kapıdan içeri geçtim ve emniyet kemerimi bağlarken gülümseyerek "Okula gitmezsem ailem buraya gelir ve beni silah zoruyla götürmek zorunda kalır.Daha fazla olay çıkmasını istemiyorum.Ayrıca bugün proje teslimimiz var." dedim. Justin eğilerek kapıya kollarını dayadı ve uzanıp dudağımı öptü,geri çekildi ve kapıyı arkadan tutarak kapamadan önce birkaç saniye bekledi.
Kapıyı kapattıktan sonra Nathan'ın arabayı sürmeye başlamasına kadar bekledi.Hatta biz gözden kaybolana kadar durduğu yerde durmaya devam etti.Arkadan Justin'e bakmayı bırakıp önüme döndüm ve ön koltuktaki Nathan'a seslendim.
"Şu sizin işleriniz,yani Steven ile ilgili olan,yaptığınız plan nasıl gidiyor?" Cevap vereceğini umut ederek bekledim.
Nathan "Bunun hakkında konuşamam." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Bunun hakkında konuşmam yasaklandı bile sayılır. Justin bu konuda çok katı. Hayatımızdaki hiçbir insana bundan bahsetmiyor."
"Planlarınızı açığa çıkartmayacağım. Biliyorsun değil mi?" dedim imalı bir bakışla. "Yani casus olmam imkansız değil mi sencede?"
Nathan yamuk bir gülümsemeyle baktı. "Aslında casus olman çok normal olurdu. Justin sevgilini öldürdü. Onun intikamı için burada olman falan...bir film gibi." Ona tek kaşımı kaldırarak baktığımda ciddi olduğumu anlayarak kafasını yola geri çevirdi. "Üzgünüm."
"Kötü bir mizah duygun var," dedi Daphne sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra ön koltuktan. "Bence bu konu hakkında şaka yapılmamalı. Spencer haklı. Eğer hayatınızın bir parçasıysak her şeyi bilmemiz gerekmiyor mu?"
Bu sefer ciddi olma sırası Nathan'daydı. "Hayır." dedi gözlerini yoldan ayırmadan. "Gerekmiyor."
Ve okula varana kadar bir daha duyduğumuz tek ses diğer şeritten geçen arabaların sesiydi,kimse konuşmuyordu.
***
"Teşekkürler." dedim demir araba kapısını kapatırken. "Bıraktığın için." diye ekledim. Omzumda asılı olan çantama iyice sarıldım ve vücudumu dik tutmaya çalıştım,gerçekten ağır bir çantaydı.
Daphne ön koltuktan çıkmadan önce uzandı ve Nathan'ın dudağına küçük bir öpücük kondurdu,Nathan beklenenin aksine bu öpücüğü karşılıksız bıraktı ve dudağını yalayarak önüne döndü. Daphne bir süre hareketsiz bir şekilde ona baktıktan sonra çantasını tuttu ve kapıyı açtı. Dışarı çıktı ve tam gitmek üzereyken geri dönüp siyah camın içine seslendi. "Koyduğunuz saçma kuralların acısını benden çıkartmaya kalkma."
Nathan aniden çıkıştı. "Seninle ilgili olan bir şey değil,acısını senden çıkartmıyorum!" Ellerini havaya kaldırarıp itiraz ettiğini gösterircesine salladı.
"Yapma," dedi Daphne. "Benden çıkartmaya çalışmamışsın gibi rol yapma." Çantasını sırtına geri attı ve yanıma gelerek sinirle önümden yürümeye başladı. Aynı sinirle Nathan motoru çalıştırıp okuldan arabayla ayrıldı.
Derin bir nefes aldım.Tüm suç benimmiş gibi hissediyordum.
JUSTIN
"Tamam," dedim Jason'a telefonda. Ve ardından kulağımdan iPhone'umu alarak 'aramayı sonlandır' yazısına dokundum. Yapmam gerekenleri kendime bir kez daha hatırlattım. İki saat içerisinde deponun arkasında ol,yanında gruptan kimseyi getirme,özel bir anlaşma yapacaksınız.
Jason'un şu an neler düşündüğünü sadece Tanrı bilirdi. Hızlıca arabanın anahtarını masadan alıp cebime doğru savurdum,ceketimi üzerime geçirdim ve kapıya doğru ilerledim.
Soğuk,kapı kolunu tuttuğumda tüm vücuduma işlemeye başladı. "Justin," dedi bir fısıltı arkamdan. Yavaşça geriye döndüm,merdivenlerin üzerinde bir eşofman giymiş bir şekilde Katherine ile karşılaştım.
"Şu an sana ayıracak zamanım yok," diye çıkıştım. "Çocuklardan biriyle konuş."
"Aylardır yaptığım tek şey bu zaten," dedi Katherine. "İstediğinizi yapıyorum ama yüzüme bile bakmıyorsun.Kendimi güvenceye almak için o kaydı sakladım,başka bir amacım yoktu. Sizin için o aptal eve bile gittim."
"Katherine bunu yaşamak için yaptın." dedim sahte bir gülümsemeyle. "Eğer bunu yapmasaydın sana zarar vereceğimizi biliyordun,tekrar içimize girmek için yaptın.Yardım etmek için değil."
"Yardım etmek için yapmadım zaten," diye tısladı. "John bana yeni planlarınızdan biraz bahsetti.Sadece odamda oturmaktan o kadar sıkıldım ki...belki bir şeyler için yardım edebilirim dedim."
"Senin yardımını istemiyorum." Gözlerimi devirdim. Ağzımdan çıkan her kelime onu biraz daha incitiyordu ve daha çok zevk alıyordum. "Odanda oturmaya devam et."
"Biraz dinlesen olmaz mı?" dedi Katherine acı dolu bir sesle. Tam arkamı dönmek üzereyken yumruklarımı sıkarak geri dönüp ona doğru yaklaştım,bir adım geriye çekildi.
Psikopat gibi gülümsedim. "Sadece beş dakika."
***
Katherine masaya yaydığı birkaç belgeye biraz göz gezdirdikten sonra bana bakarak gülümsedi. "Steven'ın sana bir cd gönderip izlemeni söylediğinde,bir şeyler sakladığını biliyordu.Bu Lucas'ı öldürmendi.Ama bazı ayrıntıları bilmiyordu,senin asıl amacının Spencer'ı öldürmek olduğunu ama yapamadığını yani."
"İşte Lucas'ı öldürmeni kullanarak Spencer'ı senden uzaklaştırmayı planlıyordu. Fakat olmadı.Jason McCann'le çalıştı böylece burayı havaya uçurabilirdi. Ama planı sen daha önce öğrenerek onu havaya uçurdun." Sırıttı.
"Spencer'ın ailesiyle aranı açmaya çalıştı,böylece her dakika seni biraz daha sinirlendirmeyi umuyordu.Sen fark etmeden Austin'e işkence etti,böylece seni biraz daha kızdırdı. Ailene saldırı düzenliyormuş gibi yapıp Spencer'ın ailesiyle olan yemeğini mahvetti böylece seni biraz daha sinirlendirdi. O amacına ulaşıyor. İstediği senin bir atak yapman,Jason'la anlaşman veya herhangi başka biriyle.Ve sende onun planını uyguluyorsun."
Bir anda söyledikleri o kadar mantıklı geldi ki. Soğukkanlılığımı koruyarak bir ölü gibi "Devam et." dedim.
Devam etti. "Sen ve McCann eski dostlarsınız. İkinizde intikam istiyorsunuz,değil mi? Şu an onlar sizden bir hatta üç adım falan önde Justin. Bunu istiyorlardı zaten. Ama Austin, beni o evden aldığı gece,arabada bana bir şey söylemişti."
"Ne?" dedim alt dudağımı ısırırken.
KATHERINE* FLASHBACK
*20 BÖLÜMDE KATHERINE'NIN CD'YI ALMAK İÇİN STEVEN'LARIN EVİNE GİTTİĞİNİ HATIRLAYIN. O GECE ONU AUSTIN GÖTÜRMÜŞTÜ.ŞİMDİ ORAYA DÖNÜYORUZ*
"Hazır mısın?" dedi Austin. "Zaman geldi."
Başımı salladım,üzerimdekini biraz daha çekiştirip elimi kapı koluna götürerek açmak için uzandığımda Austin seslendi. Koltuğa geri yaslanarak baktım. "Efendim?"
Cebinden çok küçük bir biblo çıkartarak bana uzattı. "Al bunu."
Uzanarak elinden aldım,normal,sıradan bir bibloydu sadece. "Bu da ne?" dedim gözlerimi kısarak.
"Son zamanlarda Steven bir şeyler daha planlıyor.Bundan eminim.Bir iş için Manhattan'a gittiğimde arkamda onun adamlarından birini gördüğüme yemin edebilirim.Beni takip ettiğinden eminim."
Korkuyla gözlerimi kırpıştırdım. "Seni neden takip etsin?"
"Bilmiyorum." dedi Austin."Belki sadece intikam.Her neyse,o bir izleme cihazı.Onu evin durumuna göre,dinleyip aynı zamanda görebileceğimiz en uygun yere koymanı istiyorum.Bu olaydan sonra uzun süre gün yüzüne çıkmana izin vermeyecekler.Tüm gün odanda bunu izle.Her garip ayrıntıyı veya mekanı,not al.Bir gün işine yarayacak biliyorum."
"Neden bana güveniyorsun?" dedim boş bir bakışla. "O çocuklardan bana kimse güvenmiyor."
Şapşal gülümsemesi yüzüne yayılıverdi. "Ben güveniyorum."
JUSTIN
"Ne yani sana mı güvendi bu konuda?" dedim küçümseyici bir sesle. Katherine bana kötü bir bakış attı ve önündeki dosyadan bir kağıt çıkarttı.
"Bana güvendi.Ve onu hayal kırıklığına uğratmadım." bir eliyle de notebook'una ulaşarak açtı. "Elimde bir şeyler var."
Bu beni onun çekimine kaptırdı. "İşte şimdi beni yakaladın fahişe." dedim sırıtarak.
Kapıyı kapattıktan sonra Nathan'ın arabayı sürmeye başlamasına kadar bekledi.Hatta biz gözden kaybolana kadar durduğu yerde durmaya devam etti.Arkadan Justin'e bakmayı bırakıp önüme döndüm ve ön koltuktaki Nathan'a seslendim.
"Şu sizin işleriniz,yani Steven ile ilgili olan,yaptığınız plan nasıl gidiyor?" Cevap vereceğini umut ederek bekledim.
Nathan "Bunun hakkında konuşamam." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Bunun hakkında konuşmam yasaklandı bile sayılır. Justin bu konuda çok katı. Hayatımızdaki hiçbir insana bundan bahsetmiyor."
"Planlarınızı açığa çıkartmayacağım. Biliyorsun değil mi?" dedim imalı bir bakışla. "Yani casus olmam imkansız değil mi sencede?"
Nathan yamuk bir gülümsemeyle baktı. "Aslında casus olman çok normal olurdu. Justin sevgilini öldürdü. Onun intikamı için burada olman falan...bir film gibi." Ona tek kaşımı kaldırarak baktığımda ciddi olduğumu anlayarak kafasını yola geri çevirdi. "Üzgünüm."
"Kötü bir mizah duygun var," dedi Daphne sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra ön koltuktan. "Bence bu konu hakkında şaka yapılmamalı. Spencer haklı. Eğer hayatınızın bir parçasıysak her şeyi bilmemiz gerekmiyor mu?"
Bu sefer ciddi olma sırası Nathan'daydı. "Hayır." dedi gözlerini yoldan ayırmadan. "Gerekmiyor."
Ve okula varana kadar bir daha duyduğumuz tek ses diğer şeritten geçen arabaların sesiydi,kimse konuşmuyordu.
***
"Teşekkürler." dedim demir araba kapısını kapatırken. "Bıraktığın için." diye ekledim. Omzumda asılı olan çantama iyice sarıldım ve vücudumu dik tutmaya çalıştım,gerçekten ağır bir çantaydı.
Daphne ön koltuktan çıkmadan önce uzandı ve Nathan'ın dudağına küçük bir öpücük kondurdu,Nathan beklenenin aksine bu öpücüğü karşılıksız bıraktı ve dudağını yalayarak önüne döndü. Daphne bir süre hareketsiz bir şekilde ona baktıktan sonra çantasını tuttu ve kapıyı açtı. Dışarı çıktı ve tam gitmek üzereyken geri dönüp siyah camın içine seslendi. "Koyduğunuz saçma kuralların acısını benden çıkartmaya kalkma."
Nathan aniden çıkıştı. "Seninle ilgili olan bir şey değil,acısını senden çıkartmıyorum!" Ellerini havaya kaldırarıp itiraz ettiğini gösterircesine salladı.
"Yapma," dedi Daphne. "Benden çıkartmaya çalışmamışsın gibi rol yapma." Çantasını sırtına geri attı ve yanıma gelerek sinirle önümden yürümeye başladı. Aynı sinirle Nathan motoru çalıştırıp okuldan arabayla ayrıldı.
Derin bir nefes aldım.Tüm suç benimmiş gibi hissediyordum.
JUSTIN
"Tamam," dedim Jason'a telefonda. Ve ardından kulağımdan iPhone'umu alarak 'aramayı sonlandır' yazısına dokundum. Yapmam gerekenleri kendime bir kez daha hatırlattım. İki saat içerisinde deponun arkasında ol,yanında gruptan kimseyi getirme,özel bir anlaşma yapacaksınız.
Jason'un şu an neler düşündüğünü sadece Tanrı bilirdi. Hızlıca arabanın anahtarını masadan alıp cebime doğru savurdum,ceketimi üzerime geçirdim ve kapıya doğru ilerledim.
Soğuk,kapı kolunu tuttuğumda tüm vücuduma işlemeye başladı. "Justin," dedi bir fısıltı arkamdan. Yavaşça geriye döndüm,merdivenlerin üzerinde bir eşofman giymiş bir şekilde Katherine ile karşılaştım.
"Şu an sana ayıracak zamanım yok," diye çıkıştım. "Çocuklardan biriyle konuş."
"Aylardır yaptığım tek şey bu zaten," dedi Katherine. "İstediğinizi yapıyorum ama yüzüme bile bakmıyorsun.Kendimi güvenceye almak için o kaydı sakladım,başka bir amacım yoktu. Sizin için o aptal eve bile gittim."
"Katherine bunu yaşamak için yaptın." dedim sahte bir gülümsemeyle. "Eğer bunu yapmasaydın sana zarar vereceğimizi biliyordun,tekrar içimize girmek için yaptın.Yardım etmek için değil."
"Yardım etmek için yapmadım zaten," diye tısladı. "John bana yeni planlarınızdan biraz bahsetti.Sadece odamda oturmaktan o kadar sıkıldım ki...belki bir şeyler için yardım edebilirim dedim."
"Senin yardımını istemiyorum." Gözlerimi devirdim. Ağzımdan çıkan her kelime onu biraz daha incitiyordu ve daha çok zevk alıyordum. "Odanda oturmaya devam et."
"Biraz dinlesen olmaz mı?" dedi Katherine acı dolu bir sesle. Tam arkamı dönmek üzereyken yumruklarımı sıkarak geri dönüp ona doğru yaklaştım,bir adım geriye çekildi.
Psikopat gibi gülümsedim. "Sadece beş dakika."
***
Katherine masaya yaydığı birkaç belgeye biraz göz gezdirdikten sonra bana bakarak gülümsedi. "Steven'ın sana bir cd gönderip izlemeni söylediğinde,bir şeyler sakladığını biliyordu.Bu Lucas'ı öldürmendi.Ama bazı ayrıntıları bilmiyordu,senin asıl amacının Spencer'ı öldürmek olduğunu ama yapamadığını yani."
"İşte Lucas'ı öldürmeni kullanarak Spencer'ı senden uzaklaştırmayı planlıyordu. Fakat olmadı.Jason McCann'le çalıştı böylece burayı havaya uçurabilirdi. Ama planı sen daha önce öğrenerek onu havaya uçurdun." Sırıttı.
"Spencer'ın ailesiyle aranı açmaya çalıştı,böylece her dakika seni biraz daha sinirlendirmeyi umuyordu.Sen fark etmeden Austin'e işkence etti,böylece seni biraz daha kızdırdı. Ailene saldırı düzenliyormuş gibi yapıp Spencer'ın ailesiyle olan yemeğini mahvetti böylece seni biraz daha sinirlendirdi. O amacına ulaşıyor. İstediği senin bir atak yapman,Jason'la anlaşman veya herhangi başka biriyle.Ve sende onun planını uyguluyorsun."
Bir anda söyledikleri o kadar mantıklı geldi ki. Soğukkanlılığımı koruyarak bir ölü gibi "Devam et." dedim.
Devam etti. "Sen ve McCann eski dostlarsınız. İkinizde intikam istiyorsunuz,değil mi? Şu an onlar sizden bir hatta üç adım falan önde Justin. Bunu istiyorlardı zaten. Ama Austin, beni o evden aldığı gece,arabada bana bir şey söylemişti."
"Ne?" dedim alt dudağımı ısırırken.
KATHERINE* FLASHBACK
*20 BÖLÜMDE KATHERINE'NIN CD'YI ALMAK İÇİN STEVEN'LARIN EVİNE GİTTİĞİNİ HATIRLAYIN. O GECE ONU AUSTIN GÖTÜRMÜŞTÜ.ŞİMDİ ORAYA DÖNÜYORUZ*
"Hazır mısın?" dedi Austin. "Zaman geldi."
Başımı salladım,üzerimdekini biraz daha çekiştirip elimi kapı koluna götürerek açmak için uzandığımda Austin seslendi. Koltuğa geri yaslanarak baktım. "Efendim?"
Cebinden çok küçük bir biblo çıkartarak bana uzattı. "Al bunu."
Uzanarak elinden aldım,normal,sıradan bir bibloydu sadece. "Bu da ne?" dedim gözlerimi kısarak.
"Son zamanlarda Steven bir şeyler daha planlıyor.Bundan eminim.Bir iş için Manhattan'a gittiğimde arkamda onun adamlarından birini gördüğüme yemin edebilirim.Beni takip ettiğinden eminim."
Korkuyla gözlerimi kırpıştırdım. "Seni neden takip etsin?"
"Bilmiyorum." dedi Austin."Belki sadece intikam.Her neyse,o bir izleme cihazı.Onu evin durumuna göre,dinleyip aynı zamanda görebileceğimiz en uygun yere koymanı istiyorum.Bu olaydan sonra uzun süre gün yüzüne çıkmana izin vermeyecekler.Tüm gün odanda bunu izle.Her garip ayrıntıyı veya mekanı,not al.Bir gün işine yarayacak biliyorum."
"Neden bana güveniyorsun?" dedim boş bir bakışla. "O çocuklardan bana kimse güvenmiyor."
Şapşal gülümsemesi yüzüne yayılıverdi. "Ben güveniyorum."
JUSTIN
"Ne yani sana mı güvendi bu konuda?" dedim küçümseyici bir sesle. Katherine bana kötü bir bakış attı ve önündeki dosyadan bir kağıt çıkarttı.
"Bana güvendi.Ve onu hayal kırıklığına uğratmadım." bir eliyle de notebook'una ulaşarak açtı. "Elimde bir şeyler var."
Bu beni onun çekimine kaptırdı. "İşte şimdi beni yakaladın fahişe." dedim sırıtarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder