SPENCER
"Endişenlenme Justin,Nathan beni ve Daphne'yi bırakır.Sen burada kal,Austin'in ve diğer tüm çocukların senin desteğine ihtiyacı var." Sıcak bir gülümseme takındım ve parmak uçlarıma yükselerek yanağına küçük bir öpücük bıraktım.
Justin tedirgin bir şekilde iç geçirdi. "Bugün okula gitmesen çok daha iyi olabilirdi." dedi ve ekledi. "Ama seni seviyorum." kapımı açarak içeri binmem için bekledi.
Kapıdan içeri geçtim ve emniyet kemerimi bağlarken gülümseyerek "Okula gitmezsem ailem buraya gelir ve beni silah zoruyla götürmek zorunda kalır.Daha fazla olay çıkmasını istemiyorum.Ayrıca bugün proje teslimimiz var." dedim. Justin eğilerek kapıya kollarını dayadı ve uzanıp dudağımı öptü,geri çekildi ve kapıyı arkadan tutarak kapamadan önce birkaç saniye bekledi.
Kapıyı kapattıktan sonra Nathan'ın arabayı sürmeye başlamasına kadar bekledi.Hatta biz gözden kaybolana kadar durduğu yerde durmaya devam etti.Arkadan Justin'e bakmayı bırakıp önüme döndüm ve ön koltuktaki Nathan'a seslendim.
"Şu sizin işleriniz,yani Steven ile ilgili olan,yaptığınız plan nasıl gidiyor?" Cevap vereceğini umut ederek bekledim.
Nathan "Bunun hakkında konuşamam." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Bunun hakkında konuşmam yasaklandı bile sayılır. Justin bu konuda çok katı. Hayatımızdaki hiçbir insana bundan bahsetmiyor."
"Planlarınızı açığa çıkartmayacağım. Biliyorsun değil mi?" dedim imalı bir bakışla. "Yani casus olmam imkansız değil mi sencede?"
Nathan yamuk bir gülümsemeyle baktı. "Aslında casus olman çok normal olurdu. Justin sevgilini öldürdü. Onun intikamı için burada olman falan...bir film gibi." Ona tek kaşımı kaldırarak baktığımda ciddi olduğumu anlayarak kafasını yola geri çevirdi. "Üzgünüm."
"Kötü bir mizah duygun var," dedi Daphne sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra ön koltuktan. "Bence bu konu hakkında şaka yapılmamalı. Spencer haklı. Eğer hayatınızın bir parçasıysak her şeyi bilmemiz gerekmiyor mu?"
Bu sefer ciddi olma sırası Nathan'daydı. "Hayır." dedi gözlerini yoldan ayırmadan. "Gerekmiyor."
Ve okula varana kadar bir daha duyduğumuz tek ses diğer şeritten geçen arabaların sesiydi,kimse konuşmuyordu.
Kapıyı kapattıktan sonra Nathan'ın arabayı sürmeye başlamasına kadar bekledi.Hatta biz gözden kaybolana kadar durduğu yerde durmaya devam etti.Arkadan Justin'e bakmayı bırakıp önüme döndüm ve ön koltuktaki Nathan'a seslendim.
"Şu sizin işleriniz,yani Steven ile ilgili olan,yaptığınız plan nasıl gidiyor?" Cevap vereceğini umut ederek bekledim.
Nathan "Bunun hakkında konuşamam." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Bunun hakkında konuşmam yasaklandı bile sayılır. Justin bu konuda çok katı. Hayatımızdaki hiçbir insana bundan bahsetmiyor."
"Planlarınızı açığa çıkartmayacağım. Biliyorsun değil mi?" dedim imalı bir bakışla. "Yani casus olmam imkansız değil mi sencede?"
Nathan yamuk bir gülümsemeyle baktı. "Aslında casus olman çok normal olurdu. Justin sevgilini öldürdü. Onun intikamı için burada olman falan...bir film gibi." Ona tek kaşımı kaldırarak baktığımda ciddi olduğumu anlayarak kafasını yola geri çevirdi. "Üzgünüm."
"Kötü bir mizah duygun var," dedi Daphne sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra ön koltuktan. "Bence bu konu hakkında şaka yapılmamalı. Spencer haklı. Eğer hayatınızın bir parçasıysak her şeyi bilmemiz gerekmiyor mu?"
Bu sefer ciddi olma sırası Nathan'daydı. "Hayır." dedi gözlerini yoldan ayırmadan. "Gerekmiyor."
Ve okula varana kadar bir daha duyduğumuz tek ses diğer şeritten geçen arabaların sesiydi,kimse konuşmuyordu.