17 Nisan 2013 Çarşamba

BUSINESS THINGS.- Bölüm 30.



SPENCER

"Sadece proje ödevim uzamıştı baba." Diyerek gözlerimi devirdim.Geldiğim gibi beni sorguya çekmiş olmaları çok saçmaydı.Kapıdan girdiğim gibi sinirli iki insanla karşılaşmıştım ve iyi bir başlangıç olmamıştı.

Babam homurdanarak konuşmadan önce ellerini önünde birleştirdi."Ödevlerini veya projelerini neden hep son saatlere bırakırsın ki?"

"Biliyorum.."diyerek alt dudağımı çekiştirdim."Ama o kadar yoğundum ki aklımdan çıkıvermiş."

"Neden hep bu kadar sorumsuz oldun Spencer?Soy adımız için çalışıyorsun unuttun mu?"Gözlerini iri iri açarak bana sabitledi,öfkeli sesi evde yankılanırken üzerimden bir ürperti geçti.

Hep aynı konunun açılmasından nefret ettiğimi belirtir bir şekilde nefesimi dışarıya verdim,ellerimi iki yana açarak isyan ettim. "Siz her dakika bana hatırlatırken nasıl unutabilirim baba?"

"Buraya yerleşecek olmamız çok iyi olmuş."Diyerek tısladı. "Artık ne yaptığını daha iyi takip edebileceğiz."

"Buraya yerleşmek?" Farkındalık tüm vücuduma yayılırken onların New York'a yerleşmesinin nasıl sonuçlara yol açacağını düşünmeye başladım.Justin...onlara Justin'den asla bahsedemezdim.

Annem suskunluğunu bozdu. "Tatlım baban biraz sinirli çünkü saatlerdir yoldayız ve geldiğimizde seni bulamadık.Nerede olabileceğin hakkında aklımıza gelenleri düşünemezsin...Tanrım..Spencer...çok korkmuştuk."

"Anne gördüğünüz gibi tek parçayım.Üniversite de okumak bazı sorumluluklar getiriyor ve ödevlerimi geceleri yaptığım zamanlar oluyor.Bunda abartılacak ne var?Gelmeden önce beni arasaydınız size okulda olduğumu söylerdim.Ayrıca birinin evinde falan değildim,okul hemen üç kilometre aşağımızda."

Açıklamam üzerine ikisi de biraz düşündü,babam yanaklarının altını kaşıyarak yutkundu -bu hareketi karşısındakine hak verdiğinde yapardı.-

"Tamam.Şimdi soruna dönelim mi?Evet buraya yerleşmeye karar verdik ve ne kadar iyi yaptığımızı bir kez daha görmüş olduk!Artık seni daha rahat kontrol edebileceğimizi biliyorum.Annenle buraya gelirken bir karar verdik."

"Bahse girerim bu karar benim hayatım hakkındadır." Diye sırıttım."Kararlarımı benim yerime almaktan çok hoşlanıyorsunuz."

Babam gülümsedi."Kararımız hala bu evde kalabileceğin üzerineydi ama."

"Zaten burada kalmak istiyorsam bana nasıl karşı gelebilirdiniz ki?" Diye sahte bir gülümseme takındım.

Babam kavga etmek istemeyerek ayağa kalktı ve ceketini giyerek bana doğru baktı. "Sen uyu.Bunları sabah konuşuruz." Anneme dönerek kaşlarıyla kapıyı işaret etti. "Otelde ayırttığımız yere gidelim,yarın Spencer'ı bu çevrede bir yerde kahvaltı yapmaya götürürüz ve her şeyi orada hallederiz tamam mı?"

Annem gülümseyerek ayağa kalktı ve alnımı öptü. "Babanı duydun."

Kafamla onayladım ve annemle babamın kapıdan çıkıp gitmesini izledim.


***
Arayan kişinin Justin olduğunu görünce sırıttım ve telefonumu kulağıma götürdüm.Hattın diğer ucundan gelen tatlı sesi duyunca tüm gerginliğimi geride bıraktığımı hissettim.

"Bebeğim?"

"Justin."

"Ailenin geldiğini söylemiştin...nasıl geçti?"

"Onlara senden bahsetmedim." Diyerek onu rahatlattım.

"Bunun bir önemi yok.İstediğin zaman benden bahsedebilirsin." Ses tonu beni kendime getirmek yerine başka dünyalara götürüyordu.

Gülümsedim. "Bundan korkmuyor musun?"

"Aşktan mı?"

"Bizi bilmelerinden."

"Spencer sen bana savaşmak için bir neden verdin.Ailene istediğin zaman ilişkimizden bahsedebilirsin."

"Bir ilişkimiz olması çok garip."

"Bence ateşli." Diye güldü. "Sen de öylesin."

Kızardığımı hissettiğimde Justin'in beni bu şekilde görmemesinin ne kadar iyi olduğunu düşündüm. "Sen de öylesin."

"Biliyorum." Diyerek kahkaha attı. "Bizi bir yapan da bu bebeğim."

"Yanımda olmanı çok isterdim."

"Hımm?" Onay bekleyerek sustu.

"Evet." Alt dudağımı dişleyerek kan tadını hissedene kadar devam ettim.

"Sana bir şey söylememi ister misin?" Hattın diğer ucundan sırıttığına yemin edebilirdim.

"Nasıl bir şey?"

Biraz düşündü. "İstediğin."

"Devam et." Gülümsedim.

"Kapını aç."

"Ne?" Telefonu kapattığım gibi yataktan kalkarak kapıya ilerledim ve delikten bakmadan kapıyı açtım.Karşımda bana doğru sırıtan Justin'i gördüğüm gibi kollarına kendimi bıraktım.

"Hey biraz yavaşla." Diyerek güldü Justin beni kollarının arasında sıkıştırırken.

Güldüm. "Seni gerçekten seviyorum."

"Bebeğim..." diyerek inledi ve yüzümü tutarak ona bakmamı sağladı.Dudaklarımızı birleştirerek öpüşmeyi başlattı.İsteyerek karşılık verdim ve dili içeriye girmek istediğinde ona hemen izin verdim.Binadakilerin bizi görme riskini ele almak yerine Justin'i içeriye çektim ve beni duvara doğru yaslamasına izin verirken,duvardan destek alarak kucağına çıktım.

Ayaklarımı arkasında sabitlerken,Justin boynuma doğru ilerledi ve yalayıp,kemirerek her saniyesinden zevk almamı sağladı.Daphne'nin çoktan yatmış olmasına sevinerek Justin'in beni yatağa götürmesine izin verdim.Beni yatağa yatırarak üzerime çıkmaya çalıştığında ona istediğini vermek için önce davrandım ve şimdi onun üzerinde olan kişi bendim.

Bacaklarımı iki yana açarak kasıklarının üzerine oturdum ve kıyafetlerimi çıkartmadan kasık bölgesinde hareketlenmeye başladım.Justin'in gözleri kaymaya başladığında bunun onu ne kadar tahrik ettiğini düşünerek gülümsedim.

"Bebeğim ya üzerindekileri kendi isteğinle çıkart ya da seni hemen burada domaltarak s*kebilirim."

Kaba konuşmasını es geçerek sırıttım ve kulaklarına doğru fısıldadım. "Üzgünüm ama Daphne evdeyken bu sadece bir hayal olarak kalacak Justin."

Üstünden kalkarak yanına uzandığımda belimden tutarak beni kendisine çekti. "Lanet olsun bebeğim,seni gerçekten seviyorum."



***

"Söylediğim gibi bugün Nathan ve diğer arkadaşlarıyla buluşmaya gideceğim." Diyerek gülümsedi Daphne okul koridorunda yürürken.

Dolaplara doğru gitmek için sağa saptığımızda ona gülümsedim. "Ve ben de okuldan sonra ailemle buluşacağım."

"Evet.."diyerek alt dudağını ısırdı. "Sana iyi şanslar."

"Buna çok ihtiyacım olacak gibi." Diyerek gözlerimi devirdim. "Onlara Justin'den bahsetmeyi düşünüyorum."

"Daha fazla yalan istemiyorsun.Tamam bunu anlıyorum ama ailen onunla görüşmeni istemezse?Yani biliyorsun o senin eski erkek arkadaşını öldürdü." Kimsenin duymaması için sessiz konuştu.

"Biliyorum..."Diyerek iç geçirdim. "Ama Lucas'da pek masum sayılmazdı."

"Bu bir şey değiştirmez Spens." Diyerek dudaklarını bir çizgi haline getirerek gülümsedi.

Dolabıma ulaştığımda dört haneli kodu girdim ve dolabın içinden geometri kitabımı alarak Daphne'ye döndüm. "Onu seviyorum tamam mı?İsterse annemi öldürmüş olsun bu ona olan aşkımı nasıl yok edebilir ki?"

"Tanrım...sen de haklısın." Diyerek bana sarıldı ve zilin çalmasıyla geriye çekildi. "Şimdi benim gitmem gerekiyor tamam mı?Bana neler olduğunu her kelimesiyle anlatacaksın."

"Sen ne istiyorsan öyle olsun,"diye sırıttım."Sana karşı gelinmiyor."

Koridorda kaybolmadan önce güldü. "Beni iyi tanıyorsun Spencer."

***

DAPHNE

"Tanrım,Nathan beni cidden buraya mı getirdin?" Diyerek fısıldarken diğer arkadaşlarının beni farklı bulmaması için sahte bir gülümseme takınmıştım.

Kimsenin bizi duymadığından emin oldu ve siyah güneş gözlüklerini biraz indirerek beni süzdü. "Kötü bir kız olduğunu sanıyordum,hoşuna gitmedi mi?" Sırıtarak fısıldadı,ne yanıt vereceğimi beklerken arkadaşlarına döndü ve depoya girmelerini işarete ederken "Siz eğlenmenize bakın." dedi.

Bir iki kız ve erkek içeriye doğru ilerlerken sinirimi atmaya çalıştım fakat bunun pek mümkün olmadığını biliyordum. "Bu eğlence olarak adlandırdığın şey yasa dışı Nathan!"

"Tanrım..."diye tısladı. "Neden hep bu kadar sorgulayıcı olmak zorundasın?"

"Sorgulayan ben miyim?" Diye çıkıştım. "Nathan içeride insanlar ot tüttürüyor,s*kişiyor ve sigara içiyor.Beni böyle bir ortama getirirken ne düşündün?"

"Biraz eğlenebileceğini!" Diye çıkıştı ellerini iki yana açarak,geriye doğru bir kaç adım atarken başını yukarı kaldırarak saç uçlarını çekiştirdi ve öfkesini kontrol etmeye çalıştı. "Ama lanet olası aptal çenen susmuyor bile."

Ellerimi önümde birleştirerek güven veren bir duruş sergilediğimi düşündüm."Benimle böyle konuşma!"

"Seninle istediğim gibi konuşurum."Diye sırıttı. "Şimdi ben arkadaşlarımla eğlenmeye gidiyorum ve o güzel kıçın içeriye gelmek isterse gelebilir.Ama lütfen her olayı sorgulayan çeneni ve kıçın kadar olmuş egonu burada bırak ve bize iyilik yap."

"Benimle hangi s*kine güvenerek böyle konuşabilirsin?"Diyerek ellerimle saçlarımı tuttum ve biraz orada karıştırarak sakinleşmeye çalışırken nefes alıp vererek öfkemi kontrol etmeye çalıştım.

Gülerek geriye doğru döndü,gözden kaybolmadan önce bana son bir kez daha bakarak sırıttı."Bir gün önce üstünde zıplayarak zevk aldığın s*kime güveniyorum bebeğim,"diyerek göz kırptı.


Evet canlarım bu bölümün pazartesi değil de çarşamba gelmesinden dolayı özür dilerim aslında yayınlayacaktım fakat çok kötü bir sınav geçirdim ve evde internete girmeme izin yoktu.Gizli gizli girerek tamamladım ve işte TAMAM. 
Bir aksilik olmazsa yeni pazartesi gelecek.
Bölüm hakkında ise,gerçekten işler karışmaya başlamadı mı?Spoiler istiyorsanız aşk olaylarını biraz uzun tuttum böylelikte 20 bölümdür bekledikleriniz 10 bölümde gerçekleşti ve artık daha çok düşmanların olduğu bölümlere geliyoruz çünkü Valentina,Steven,Jaxon,Austin  gibi bir çok kahramanımız geri dönüyor!Ayrıca Spencer'ın ailesine Justin'den bahsetmesi de....gerçekten işler artık kızışıyor ve bir otuz bölüm daha bize rahat falan yok!Zaten daha sonra,gerçekten beklemediğiniz bir karmaşaya gireceksiniz.Her şey aklımda!




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder