"Beni nereye götürüyorsun?"Benden tarafa bakmıyordu
bile.
Dikiz aynasından bana doğru çenemi kapamam için bir bakış
attı.Saçlarını mükemmel denilebilecek bir şekilde düzeltti ve "Tanrım sen
hiç susmaz mısın?" diye çıkıştı.
Davranışları bozuk bir ergen tarafından kaçırılmak
mı?Ah,fantezimdir.
"Eğer bana beni nereye götürdüğünü
söylemezsen--hayır."Gerginlikle alt dudağımı ısırdım.
"Evime---aydınlandın mı?Yoksa daha fazla tekrar etmem
gerekiyor mu?Şimdi arkana yaslan ve aptal sorularını sonraya
sakla."cebinden çıkarttığı sigarayı yakarken,direksiyon kullanıyordu ve bu
gerçekten seksi bir hareketti.
Bir nefes çekip,mükemmel bir halkayı araba içine
üfledikten sonra yoluna odaklandı."Aptal sürtükler ve soruları.Neden hayatını
kurtardığımı hatırlamıyorsun ki?"
Bu ayrıntıyı hatırlamak onun şuan beni kaçırdığını düşündükçe
mümkün olmuyordu.
"Ah,teşekkürler.Tanrım,egosit biri tarafından kurtarılmak
zorunda mıydım?"kendi kendime söylenirken sesli konuşmuştum.
"Ah?İstersen hemen geri dönebiliriz çünkü Steven ve diğerleri
hala o civarlarda.Seni bir daha rahatsız etmelerini istiyorsan benim için hava
hoş."kafasını bir kaç saniye için yoldan ayırıp bana çocuk gibi sırıttı.
"Dalga geçmeyi bırak,Justin.Biraz önce olanlar benim
su-" sözümü yarıda kesti.
Ciddi bir hale geçmişti ve ağzındaki sigaradan bir nefes daha
aldı."Bir şeyler söylemek zorunda değilsin biliyorsun değil mi?Arkana
yaslan ve nefes ver.Benimde başımı şişiriyorsun."
İtiraz etmek için yerimden doğruldum ve bir anda yüksek sesle
Justin'e sataştım."Ben başını şişirm-"
"----Kahretsin bana migren yaşatmak mı istiyorsun?Artık
kapa şu çeneni!"
BİR KAÇ SAAT ÖNCE ~
Etrafımı çevreleyen adamlara doğru korkuyla baktım.Bana daha çok
yaklaştıklarını hissettiğimde,bunların en fazla yirmi beş-yirmi yaşlarında bela
dolu genç topluluğu olduğunu anladım.
İçlerinden diğerlerine göre daha iri olan yanıma doğru
yaklaştı,ağzındaki sigarasından son bir nefes çekti ve dumanını havaya doğru
soludu.
Sigarayı yere atıp ayakkabısının ucuyla söndürdü."Bu genç
kızda kimin nesiymiş?"
Çenemden tutarak yüzümü görmeye çalıştı.Çocuk gibi sırıtıp,sağ
tarafta durana doğru fısıldayarak konuştu."Luke,bunu da yanımıza
almalıyız.Baksana çok şirin bir yardımcı olabilir."
Bana köpek yavrusuymuşum gibi davranılması hoşuma
gitmemişti.Korkarak "Ben yanınıza alıp gezdirebilecek bir şeye benziyor
muyum?Lütfen beni rahat bırakın.Hem..size ne yaptım ki?"dedim.
Luke,durduğu yerden kahkahalar ile gülmeye başladı ve başımda
dikilen,iri olana doğru sırıttı."Steven,görüyor musun bize ne yaptığını
soruyor--duyuyor musunuz çocuklar?"
Benimle dalga geçmeleri sinir bozucuydu ve onlar kahkaha attıkça
ağızlarından sanki içki fıçısına düşmüş gibi bir koku geliyordu.İğrençti.
Steven,elleriyle yanaklarımı sıktı ve refleks olarak hemen geri
çekildim.Beni kendine çekip kulağıma doğru fısıldadı.”Zaten bebeğim,bize ne
yaptığın önemli değil ki.Ne yapacağın önemli.”
Ve diğerlerinin vazgeçilmez kahkahası.
Ne yapmaktan bahsediyorlardı?
Tanrım,biri beni kurtaramaz mıydı?
Luke elindeki telefonun titreşmesiyle,telefondaki mesajı
açtı.Gördüğü onu pek mutlu etmemiş
olmalıydı ki yüzünü buruşturdu ve “Agh,” diye elindeki telefonu Steven’e
gösterdi.
Steven mesajı dikkatlice okuyup,diğerlerine doğru kötü bir bakış attı.
“Çocuklar,eğlencemizi burada sonlandırmamız gerekebilir.”
Hepsinden daha kısa boylu olan bana doğru kötü bir bakış attı ve
boynunu kıtlattı.”Ama daha yeni başlamıştık.”
“Kapa çeneni Toby.Mesaj Justin’den.”
Steven ‘Justin’ derken yere
tükürmüştü.Anlaşılan bu kişi grup içerisinde pek sevilmiyordu.
Toby yüzünü kırıştırdı.”O lanet gene ne istiyormuş?”gözleri öfke
ile yanıyordu.
Steven gözlerini çevirdi. “Her an buraya gelebilir millet.Bizi
depoda zannediyor.”
“Ve onun emirlerini uyguladığımızı.”Luke bunu pişman gibi
söylememişti.
Steven kötü bir bakış attı ve güldü. “Aynen öyle,dostum.”
Daha önce hiç konuşmamış olan garip bir iki ses çıkarttı ve Steven’a
koluyla vurdu.Eliyle beni işaret etti ve tek kaşını kaldırarak bana baktı.
Steven,diğerinin
ne dediğini anlamış gibi başını salladı.”Üzgünüm,Marcus fakat bu gece kız
bizimle olmayacak.”
Toby konuşmayı duymamış olmalıydı ki sese doğru kafasını çevirdi.
”Steven,dostum dilsiz ne diyor?”
”Steven,dostum dilsiz ne diyor?”
Demek Marcus dilsizdi.
Peki beni gösterirken ne demeye çalışıyordu?
Steven bana doğru bir iki adım attı ve daha sesli bir şekilde “Bu
gece bu kızla eğlenebilecek miyiz,diye sordu.”dedi.
Hepsi birden tekrar gülmeye
başlamıştı ki sisin kapladığı kısımda üst kısmı gözüken bir ağacın arkasından
deri ceketli bir çocuk daha çıkıverdi.
Harika.
Başkaları da var mı?
Yoksa bunlar her beş dakikada bir ürüyor mu?
Deri ceketli çocuk Steven’in kafasına bir yumruk geçirdi. “Planlarınızı
bozduğum için üzgünüm fakat bu gece herhangi bir kızla eğlenemeyeceksiniz.”
Steven yere yığılırken,Luke’un ağzından çıkan cümle çok çaresiz
olduğunu hissettiriyordu.“Justin.”
Adı Justin olan,muhtemelen diğerlerinin pek hoşlanmadığı,tamamen sarı olmayan fakat açık kumral saçlarını dikmiş olan deri ceketli çocuk,sanki eğleniyormuşcasına gülümserken "Ah evet,Steven." dedi."Yine ben."
Korkmalı mıydım yoksa bu çocuğun amacı diğerlerinin aksine kötü değil miydi?
İçimden bir ses 'dostum,bu çocuklarla bir problemi varsa iyi olduğun sanmıyorum' demişti.Bu ses her neyse,ona katılıyordum.
Justin mükemmel hareketlerle dilsize kötü bir karın darbesi attıktan sonra arkasına dönüp ona vurmaya çalışan Luke'un elini havada yakalayıp ağaca doğru sert bir şekilde fırlattı.
Ardından Toby,bana doğru bir hamle yapmaya çalışırken Justin'in bacaklarına attığı bir tekme ile yere serildi.
Bir an kendimi Jackie Chan filmerindeymişim gibi hissettim ve Justin'in mükemmel dövüş hareketlerine hayran bir şekilde bakakaldım.
Beni kolumdan tutup ormanın içine doğru koşmaya başlarken ona doğru "Ne yapıyorsun,biraz yavaşla."diye çıkıştım.
Justin pek de yavaşlayacak gibi gözükmüyordu."Kendilerine gelip peşimize düşmeleri için son beş dakika.İstersen sen burada kalabilirsin tabi."
Burada kalmak mı?
Bunu duyduğum gibi hızlıca koşmaya başladım.Bir kaç yüz metre sonra simsiyah,yeni bir Range Rover'ın önünde durduk.Justin sürücü koltuğuna kendini atarken beni işaret etti."Atla."
O arabaya binmekten başka bir çarem yok gibi gözüküyordu.Ön koltuğa geçip aceleyle emniyet kemerimi bağladım ve Justin'in arabayı çalıştırıp yasal olduğunu düşünmediğim bir hızla ilerlemesi ile arkama doğru yaslandım.
Lanet ormandan ayrılıp,otobana doğru çıktıktan beş dakika kadar sonra Los Angeles aksine gittiğimizi fark ettim ve bir anda aklıma o ormanda arabamı,kimliğimi,otel biletimi ve tüm eşyalarımı bıraktığım aklıma gelmişti.
"Beni nereye götürüyorsun?"Benden tarafa bakmıyordu bile.
Dikiz aynasından bana doğru çenemi kapamam için bir bakış attı.Saçlarını mükemmel denilebilecek bir şekilde düzeltti ve "Tanrım sen hiç susmaz mısın?" diye çıkıştı.
Davranışları bozuk bir ergen tarafından kaçırılmak mı?Ah,fantezimdir.
"Eğer bana beni nereye götürdüğünü söylemezsen--hayır."Gerginlikle alt dudağımı ısırdım.
"Evime---aydınlandın mı?Yoksa daha fazla tekrar etmem gerekiyor mu?Şimdi arkana yaslan ve aptal sorularını sonraya sakla."cebinden çıkarttığı sigarayı yakarken,direksiyon kullanıyordu ve bu gerçekten seksi bir hareketti.
Bir nefes çekip,mükemmel bir halkayı araba içine üfledikten sonra yoluna odaklandı."Aptal sürtükler ve soruları.Neden hayatını kurtardığımı hatırlamıyorsun ki?"
Bu ayrıntıyı hatırlamak onun şuan beni kaçırdığını düşündükçe mümkün olmuyordu.
"Ah,teşekkürler.Tanrım,egosit biri tarafından kurtarılmak zorunda mıydım?"kendi kendime söylenirken sesli konuşmuştum.
"Ah?İstersen hemen geri dönebiliriz çünkü Steven ve diğerleri hala o civarlarda.Seni bir daha rahatsız etmelerini istiyorsan benim için hava hoş."kafasını bir kaç saniye için yoldan ayırıp bana çocuk gibi sırıttı.
"Dalga geçmeyi bırak,Justin.Biraz önce olanlar benim su-" sözümü yarıda kesti.
Ciddi bir hale geçmişti ve ağzındaki sigaradan bir nefes daha aldı."Bir şeyler söylemek zorunda değilsin biliyorsun değil mi?Arkana yaslan ve nefes ver.Benimde başımı şişiriyorsun."
İtiraz etmek için yerimden doğruldum ve bir anda yüksek sesle Justin'e sataştım."Ben başını şişirm-"
"---Kahretsin bana migren yaşatmak mı istiyorsun?Artık kapa şu çeneni!"
Danger'a benziyo sanki :D
YanıtlaSilDaha ikinci bölüm,başta ondan esinlendim. Eğer 40. bölümlere kadar okursan ki gerçekten ilk 10 bölüm biraz amatör yazdım,o zaman benzemedigini anlarsın :D
Sil