21 Ocak 2013 Pazartesi

BUSINESS THINGS-Bölüm 7.



BU BÖLÜMÜN UZUN OLDUĞUNU KABUL EDİYORUM,FAKAT CANIM SIKILDI UZUN UZUN YAZDIM.YENİ BÖLÜM İÇİN ÇARŞAMBAYI BEKLEYİN:) -Bieberfever94.

Justin beklenmedik derecede hızlı bir şekilde üzerini giyinmiş bir olarak banyodan çıktı.Şakasız,beş dakika bile sürmemişti fakat buna rağmen,saçlarını mükemmel bir şekilde ayarlayıp ayakkabılarını bile giymişti.

Gözüm açık bir şekilde ona baktım."Çok çabuk giyindin?!"

"Ah,evet."yatağının yanından erkek parfümünü alıp aynaya doğru giderken sırıttı."Eğer odanda bir baş belası varsa ve ondan kurtulman için giyinmen gerekiyorsa hızlı olursun."

Gözlerimi çevirdim."Tamam,eğer lafını bitirdiysen çıkabilir miyiz?"diye çıkıştım.

Justin sakin bir sesle ayna karşısından "Tabii." diyerek cevap verdi.

Yataktan hızlıca çıkıp üstümdeki gömleği çekiştirdim ve belimden düşmek üzere olan pantolonu düzelttim.Justin'in bir kaç dakikadır kendine baktığı aynaya doğru ilerleyip,dolaşmış ve bir kaç gündür yıkanmayan saçlarımı düzeltmeye çalıştım.

"İşe yaramıyor."Justin kıkırdadı.

Neden bahsettiğini anlamamıştım."Ne?Ne işi?"

"Saçın diyorum--"son kez saçlarını yukarı kaldırıp mükemmel şekle soktu."--hala çirkin."

Gözlerimi çevirdim fakat ona hak da veriyordum.Kız olan bendim fakat saçlarını kıskanıyordum.Yumuşak ve dolgunlardı ayrıca güneşle parıldayan bir renge sahiptiler.

Saçlarıma doğru bakıp çirkin olduğumu içimden tekrar ederken Justin çenemi tutarak ona bakmamı sağladı."Sadece söylüyorum sen beni ciddiye alma bile."

"Almıyorum."tek kaşımı kaldırarak ona baktım ve bir kaç saniye gözlerimizin birbirimize kenetlenmesi ile içimde garip bir ürperti hissettim."Tamam----gidebilir miyiz?"

Justin kurumuş dudaklarını yalayarak ıslattı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı.Kapıyı açıp önden çıkmam için elini uzatırken güldü ve "Bayanlar önden." diye dalga geçti.

Dayanamayıp ona karşı benden güldüm.

*****

Justin kapıya gitmek yerine salona doğru ilerledi ve dünde söylediği gibi,koltukta sızmış Nathan'a doğru koşup üzerine atladı."Dostum burada uyuduğuna inanmıyorum."

Nathan korkuyla kalkmaya çalıştı fakat üstüne Justin oturmuş sallanıyordu bile."Tanrım,Justin!"derin bir nefes verdi ve ekledi."On yaşında değiliz,üstümden kalk hemen."

Justin gülerek ayağa kalktı ve Nathan'a sırıttı."Biz gidiyoruz."

"Nereye?"Nathan cevabını bilmiyormuş gibi saçma bir soru sordu.

Justin,her zamanki sinir bozucu tavrıyla cevap verdi."Bir otelde boş bir oda bulmaya---sen ciddi misin?Onu evine bırakıyorum."

Nathan güldü."Bir otel odasına gitmek seni daha çok mutlu ederdi."yüzünü bir kaç kez sallayıp kendine gelmeye çalıştı ve ekledi."Valentina hala odasında mı?"

"Evet--yani sanırım.Onu görmedim."Justin dudaklarını yaladı ve ekledi."Dostum bizimle gelmelisin.Önce ormana uğramamız ve eşyaları almamız gerekiyor.Ve tabi kızın arabası da orada.Büyük ihtimalle oradan ayrılırız ve herkes kendi yoluna gider."

Başını çevirdi ve tekrar konuştu."Belki Steven ve diğerleri hala oradadır--- biliyorsun---tüm macerayı kaçırmak istiyor musun?"

Nathan güldü ve hızlıca koltuktan kalktı. "Tabi ki geliyorum seni aptal."

Justin eğleniyormuş gibi sırıtırken Vale arkadan üstünde sadece iç çamaşırlarıyla odaya geldi ve kendine bir içki aldı."Gidiyor musunuz?"

Justin onaylar derecede başını salladı ve Valentina'nın mükemmel vücuduna bakmamaya çalıştı.İşe yaramıyordu."Evet--gidiyoruz ve Nathan da bizimle geliyor."

"Ah,tamam.Evde yalnızım yani?"Vale sırıttı.

Justin kafasını üzgünmüş gibi salladı."Maalesef."dudaklarını yaladı ve fısıldar gibi ekledi."Kath burada."

"Ah,o sürtükle yatmaya devam mı ediyorsun?"gözlerini çevirdi.

Yatmak mı?

Justin'in sevgilisi mi vardı?

Ve onlar şey--yani--mideme bıçak saplanmış gibi hissettim ve biraz garip bir hale büründüm.

O denli seksi bir çocuğun sevgilisi olmayacağını mı düşünüyordun?İçimdeki aptal ses tekrar ortaya çıktı.

Justin özel hayatının gözler önüne serilmesiyle irkildi ve aniden "Kapa çeneni."diye çıkıştı."Kiminle yatıp yatmadığım seni ilgilendirmez Vale."

Vale içkisinden bir yudum daha aldı ve sırıttı."Sadece söyledim,Bieber."

İçki bardağını masaya bıraktı ve "Yanıma hiç kıyafet almadığıma inanmıyorum.Bugün dışarı çıkıp alışveriş yapmalıyım."diye kendi kendine söylendi.

Justin gözlerini çevirdi ve alt dudağını ısırarak başını benden yana çevirdi."Hey,gitme zamanı geldi."

Başımı salladım ve kapıya doğru ilerlerken Justin ve Nathan'ı takip ettim.



Geçen gece yolu şaşırarak gittiğim o korkutucu orman gündüz pek de kötü gözükmüyordu.Ağaçlardan oluşan saçma bir ormandı sadece.

O sırada neden bu ormandan korktuğumu düşünüp durdum ve içimden kötü bir kaç küfür savurdum.Nathan ön koltuktan başını çevirip arkaya doğru döndü ve bana baktı."Arabanı ve tüm eşyalarını burada mı bıraktın?"

"Ne yapabilirdim ki Justin kolumdan çekip duruyordu."diye cevapladım.

Nathan bana güldü ve Justin'e doğru "Dostum kızın kimliğinden parasına kadar o arabadaydı."diye çıkıştı.

Justin yola bakmaya devam ederek gözlerini çevirdi."Peşimizdeydiler--ne yapabilirdim?"

Nathan önüne döndü ve radyoyu açmak için uzandı.Fakat Justin elini ittirerek çıkıştı."Müzik dinlemeyi sevmem.Biliyorsun."

Nathan şaşırdı ve tek kaşını kaldırarak Justin'e doğru baktı."Evet ama belki Spencer için açmama izin verirsin diye düşün-"

"Vermiyorum."kafasını çevirdi ve iyice yola odaklandı.

Tanrım ne kadar sinir bozucu bir insan,diye geçirdim içimden.





****

Justin benim saptığım toprak yola saparak tamda arabamı bıraktığım yerde durdu ve araba anahtarını kontaktan çıkartıp cebine attı."Araban güzelmiş."

"Ah,sağol."ne diyeceğimi bir an kestirememiştim.

Nathan ve Justin ile birlikte arabadan inip,kendi arabama doğru ilerledim ve cebimden anahtarı çıkartıp arabayı açtım.Çantamı ve içindekileri hızlıca karıştırdım ve derin bir nefes verdim."Tanrım,teşekkürler.Hiç eksik yok."

Justin beni duymamış gibi arka tekerleğe doğru eğildi ve "Agh" diye bir ses çıkarttı."Yedeğin var mı?"

"Var fakat nasıl takılacağını bilmiyorum."alt dudağımı ısırarak Justin'in yanına,tekerleğe doğru eğildim.

Justin dudaklarını yaladı ve ciddi bir ses tonuyla "Ben hallederim." diye mırıldandı.

Profesyonel bir şekilde Nathan ile birlikte yedek lastiği eskisi ile değiştirdi ve patlamış lastiğe bakıp sırıttı."O gün pek şanslı değilmişsin anlaşılan."

"Ne demezsin."gözlerimi çevirdim.

Justin sırıtarak arabasına doğru ilerledi ve ellerini birbirine sürterek temizledi.Bir kaç derin nefes aldı ve dudaklarını yaladı."Artık arabana binip hayatına devam edebilirsin,Spencer."

Başımla onayladım ve Justin'i bir daha göremeyeceğimi düşününce midemde garip bir şey hissettim.Bu çocuk bir günde hayatımda çoğu şeyi değiştirmişti.Hayatımı kurtarmıştı ve onun yanında güvende hissediyordum.

Nathan ortamı yumuşatmak için sessizliğini bozdu."Ve bir daha önüne bakarak araba sürmelisin." güldü.

Justin sırıttı ve tam ben gitmek üzereyken bana seslendi."Hey---telefon numaranı verir misin?"

"Telefon numaramı mı?"şaşırmış gibi baktım.

Tabi ki telefon numaramı istemişti.Neden buna bu kadar şaşırıp saçma bir tepki verdiğimi anlamayarak içimden kendime küfürler yağdırdım.

"Yani---Steven,Toby,Marcus,Luke veya sadece kolejinden biri olsun--seni--rahatsız ederse beni arayabilirsin."bana doğru bakarken çaresiz gözüküyordu.

Güldüm."Tamam," diyerek cebimden telefonumu çıkarttım ve Justin'e uzattım."--kendini kaydet ve çaldır."

Justin söylediklerimi yapıp telefonu uzattı."Tamamdır."

Gülümsedim."Başım sıkıştığında---seni arayacağım,söz."

Justin de bana gülümsedi ve bir kaç saniye bana doğru baktıktan sonra "Sanırım ayrılma vakti." diye mırıldandı.

Ona doğru bakmadan kafamla onayladım ve arabama doğru gidip bindim.Kontağa anahtarı takıp arabayı çalıştırdım.Araba hareket etmeyince bir kez daha çevirmek için anahtarı kavradım."Pekala..sorunun nedir?"diye kendi kendime söylendim.Araba yine çalışmadı.

O sırada gözüm araba ekranında kırmızı bir yazıyla yazılmış uyarı yazısına takıldı.

"BENZİN YOK".

Yazıyı gördüğüm gibi yüzüm soldu ve içimden ettiğim küfürleri durdurup direksiyona vurarak bağırdım.

Lanet olsun.

****

Justin eliyle cama tıklattı ve 'neler oluyor' der gibi gözünü kırptı.Elimle hemen kapıyı açtım ve bir küfür savurdum."Lanet olası benzin bittiği için bir yere gidemiyorum."

Justin dudaklarını yalayarak bana baktı."Sakin olacak mısın?"

Sakin olmamı mı bekliyordu?Bunca olaydan sonra?Kesinlikle kafayı yediğini düşünerek ona baktım.

"Sakin mi?Tatil olayını geçtim de,kazandığım üniversiteye bile gidemeyeceğimi düşünüyorum.Bir insanın başına bu kadar terslik nasıl ge-"

"Sessiz ol.Arabama atla."omuz silkti ve ekledi."Ben seni götürürüm."

Beni götüreceğini söylediği gibi aslında erken ayrılmak zorunda kalmayacağımız için sevinmiştim.Fakat sakinliğimi korumaya çalışarak tek kaşımı havaya kaldırdım."Eşyalarımı da alır mıyız peki?"

Justin güldü."Tabi--atlasana."

Arabaya doğru giderken Nathan'ın sesiyle kafamı tekrar çevirdim."Hey,Justin--Sen Spencer'ı koleje bırakırken benzin işini halledip arabayı geri getirmeme ne dersin?"

Nathan'ın bu sorumluluğu istemesine şaşırıp kaşımı havaya kaldırdım."Halledebilir misin?"

Nathan bana doğru sırıttı."Sürtük lütfen--"dudaklarını seksi bir şekilde yaladı ve ekledi."Ben Nathan Sykes'ım.İsmime güveniyorum."

Gözlerimi çevirerek güldüm.Justin'e doğru göz ucuyla baktım ve işaret etmesiyle arabada,ön koltuktaki yerimi aldım.Justin tüm eşyalarımı kendi arabasının bagajına yükledi ve Nathan'a bir bakış atarak arabaya bindi.

Camı açıp Nathan'a sırıttım."Kolejde görüşürüz,Nath."

Nathan elini sallayarak cevap verdi."Görüşürüz çocuklar."

New York'ta başlayacağım yeni yaşama doğru ilerlerken,telefonuma gelen bir mesajla kendime geldim.

Kimden:AnnemTanrım,Spencer nerelerdesin?Otele gitmemişsin,başına bir şey gelmesinden çok korkuyoruz.

Her şey tamamen aklıma geldi.Ne kaybolduğumu,ne otele gitmediğimi hiçbir lanet olayı aileme ne anlatmış nede boktan bir mesajla açıklamıştım.Şimdi ne diyeceğimi bilmez bir şekilde telefonun ekranına bakarken midemde bir kasıntı hissettim.




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder