24 Temmuz 2013 Çarşamba

DANGEROUS LOVE BÖLÜM 3. "NEW FRIENDS"


ARKADAŞLAR SANIRIM KIZI DEĞİŞTİRECEĞİM. WATTPAD'DEN BUNUN İÇİN ÇOK İSTEK ALDIM VE DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERDİM. WATTPAD'DEKİ OKUYUCULARIM KIZIN DEMI LOVATO OLMASINI İSTEDİ. BEN DE BÜYÜK İHTİMALLE DEĞİL KESİNLİKLE KIZI DEMI YAPACAĞIM. YENİ BİR VİDEO HAZIRLAYACAĞIM BU SEFER TÜM KARGOYLA İLGİLİ OLACAK. NE ZAMANA HAZIR OLUR BİLMİYORUM SANIRIM YARIN VEYA CUMA BUNU YAPMAYA BAŞLARIM. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER. BENİ WATTPAD'DE DE TAKİP EDEBİLİRSİNİZ. WATTPAD'DE DE AYNI HİKAYELERİ YAZIYORUM. http://www.wattpad.com/user/wewereborn2love BURADA KENDİMDEN DE BAHSETTİM. BENİ TANIMAK İSTEYEN OLURSA BAKABİLİR :) -bieberfever94.
BRIANNE
"Benim yanıma oturabilirsin." Şirin bir ses bana doğru seslendi.Kapıdan gireli beş dakikaya yakın olmuştu fakat tek dediğim "Ben yeniyim.İsmim Brianne." gibi bir cümleden ibaretti.Sınıfın hepsi gün ortasında gelen bir ucube olduğumu düşünüyor olmalıydı.Tüm sınıf bana doğru anlamsızca bakıyordu ve bu çok rahatsız ediciydi.
Bana seslenen kişiye doğru baktım.Koyu sarı saçları hafif dalgalıydı.Gülümsedi.Mavi gözleriyle bana yanına gelmemi bir kez daha işaret etti,sıranın sağ tarafına koyduğu çantasını topladı ve yanına aldı.
Sınıfın içinde yavaşça yürüyerek o sıraya ulaştım.Çantamı sakince sıraya bıraktım,üzerimdeki montun fermuarını açtım ve üzerimden çıkarttım,özensiz bir şekilde sıramın altına soktum ve sıraya oturdum.
"Brianne'de yerleştiğine göre,derse geçmeye ne dersiniz?" dedi esmer görünümlü,gülümseyen bir kadın. Hemen yanımda oturan kıza doğru gülümsedim. "Dersin ne olduğunu biliyor musun?"
"Ders programı vermediler mi?Bende fazladan bir tane olacak." Çantasıni açtı ve elini içine daldırıp bir kağıt parçasını çıkarttı,önüme koydu ve gülümsedi. "Ayrıca şu an ders fizik."
"Nefret ederim." dedim gülümseyerek. "Ben Brianne." 
"Fiziği kim sever ki?" dedi saçlarını sağ tarafından toplayıp arkasına atarken. "Ben de Elyssa."

19 Temmuz 2013 Cuma

RİCA.

UZUN VE EN GÜZEL BÖLÜM BU KADAR ZOR 10 GÖRÜNTÜLENME ALDI.SONRA UZUN BÖLÜM İSTİYORSUNUZ,KISA DİYORSUNUZ. SİZE DAHA ÖNCE YAZDIĞIM 3 BT BÖLÜMÜ UZUNLUĞUNDA AŞIRI HEYECANLI BİR BÖLÜM PAYLAŞTIM. BUGÜN GİRDİĞİMDE EN AZ 25 GÖRÜNTÜLENME BEKLİYORDUM FAKAT 12. 

CİDDİ MİSİNİZ? YENİ BÖLÜM EN AZ 60-70 GÖRÜNTÜLENME SONRA GELECEK. BİR AY SONRA VEYA 2 AY SONRA. TEK İSTEDİĞİM O GÜZEL BÖLÜME VERDİĞİM EMEĞİN KARŞILIĞI. 

18 Temmuz 2013 Perşembe

BUSINESS THINGS. -Bölüm 38.

SANIRIM YAZDIĞIM EN UZUN VE EN HEYECANLI BÖLÜM. DİĞER BÖLÜM O KADAR KISAYDI Kİ,BEN DE BUNU YARIDA KESMEK İSTEMEDİM SİZİ DAHA ÇOK KIZDIRIRDI. OKURKEN ZATEN SİZ BAYA HEYECANLANACAKSINIZ BENCE. BAYA UĞRAŞTIM BU BÖLÜM İÇİN AYRINTILARA İNDİM,HER ŞEYİN MÜKEMMEL OLMASINI İSTEDİM.
BU BÖLÜMÜN BAYA BAYA GÖRÜNTÜLENMESİNİ İSTİYORUM NORMAL BİR BT BÖLÜMÜ 60-70 GÖRÜNTÜLENME ALIYORSA BUNUN 100'E ULAŞMASI LAZIM. YOKSA YENİ BÖLÜM YAZMAYACAĞIM ÇÜNKÜ BEN BU BÖLÜME VERDİĞİM EMEĞİ GÖRMEK İSTİYORUM.

UMARIM BEĞENİRSİNİZ BEKLETMEYE DE DEĞMİŞTİR. ***

BUNU ÖNERİYORUM. ESKİ. AMA CANLI SÖYLÜYOR. KÜÇÜKLÜĞÜM ŞARKISI. İYİ GİDER YANİ BU BÖLÜMLE. http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=q_pxGTvcBZ0

****** BÖLÜM 38. *****

"Beni anlıyor musun?" Babası çok kesin konuştuğunda,arkada Spencer'ın kendini hırpalarcasına ağladığını duyabiliyordum,annesine sarıldı ve kafasını gömerek ağlamaya devam etti.Ben de onun kadar üzgündüm,kimsenin yanında ağlamak bana göre değildi fakat boğazımdaki o iğrenç yumru geçmiyordu.

"Onu bir daha aramayacak,mesaj atmayacak veya görmeyeceksin.Senin tehlikeli ve boktan hayatında onu kukla olarak kullanmana asla izin vermeyeceğim.Eğer seni onunla iletişimde görürsem Justin,tek adamları olan sen değilsin,kendi evinde ölü bulunursun.Şimdi arabana bin,ve cehennemine doğru yola çık."

************

5 SAAT ÖNCE ~

"Gergin misin?" dedi Nathan bana gülümserken. "Bu er yada geç gerçekleşecekti zaten.Kendini rahat hissetmeye çalış.Bir pısırık olduğunu sakla." Göz kırptı ve kendine bir bira alırken bana da uzattı.

"Öncelikle,şimdi içmek istemiyorum." dedim ve teklifini geri çevirdim.Sesimi biraz daha kalınlaştırırken sahte bir şekilde gülümsedim. "Ve pısırık dediğin bu çocuk kafanı eline vermek üzere."

"Yavaşla." dedi hala gıcık bir şekilde gülümserken. "Sana yardım etmeye çalışıyorum."

"Bunun bir yardımı yok," diyerek çıkıştım. "Hala gerginim ve evet bunu kabul ediyorum.Oraya gitmeden önce tüm gömleğim su içinde kalacak gibi terlemeye başladım ve ne anlatacağımı bile bilmiyorum.Ailesine yalan atmak istemiyorum ama söylediğim hiçbir şey pek de doğru olmayacak."

"Onlara adam öldürdüğünü ve bir çetede lider olduğunu söylemek istiyorsan durma devam et."

"Öyle demek istemedim." Derin bir nefes aldım ve biraz rahatladıktan sonra dışarı saldım. "Nasıl yalanlar atacağımı düşünüyorum ve bu his çok boktan."

"Yaratıcı ol.Cevapları geçiştir ve bir sorun çıkmadığından emin ol." Elini omzuma koyarak salladı,destek verdi ve göz kırptı.Nathan gerçekten bazen beni kurtarıyordu.

Zamanın geldiğini farkına varınca,arabamın anahtarını cebime attım,son kez üzerime baktım,her şeyin iyi olduğundan emin olunca kapıya doğru ilerledim.Bunu yapabilirsin.

Kapıyı açtım ve tam çıkmak üzereyken arkamdan bir ses duydum. "Ve Justin.." dedi Nathan sakince.Elindeki biradan bir yudum daha aldı.

"Ne?" Tamamen anlamsız bir bakışla cevabını bekledim.

Birayı ağzından çekerek eline aldı ve bana sonuna kadar destek veren bir gülümsemeyle "Sadece kendin ol." dedi.


13 Temmuz 2013 Cumartesi

Dangerous Love. -Bölüm 2. "EVERYTHINGS GONNA BE ALRIGHT."


"İntikam isteyen insanlar neden okula gider?" dedi Nathan arabanın arka koltuğuna yerleşirken.Yanına aldığı NoteBook çantası ve okul çantasını cam tarafına doğru yerleştirdi,diğer tarafa kendi oturdu ve kemerini bağladı.

Arka koltuğun kapısını kapatıp,oturmak için sürücü koltuğunun kapısını açıp içine girerken güldüm. "Sanırım," dedim sakin bir sesle. Motoru çalıştırmak için anahtarları deliğe soktum ve arabayı sürmeye başlarken devam ettim. "Ayrıca en azından DF* ile bu seneyi geçmeliyiz."

"Senin için sorun yok.Bu lisede son yılın.Benimse daha iki şeytan yılım duruyor Brianne." Nathan küçük bir kız gibi mızmızlandı. "Burası cehennem gibi."

"Sadece,"dedim arabayı sağa doğru sürerken. "Birkaç önemli dersi dinle,inek bir öğrencinin notlarını telefonuna kopyala,ödevleri benim eski ödevlerimden geçir ve seneyi kurtar.Senden lisede yüksek puan yapmanı istemiyorum Nathan." diyerek gülümsedim. "Ayrıca intikam olayı. Buna karışmanı istemiyorum."

Arabayı park alanına park etmek için hazırlanırken arka koltuktan Nathan'ın isyanını duydum. "Ne?Ne demek karışmayacaksın?Buraya kadar gelmenin sebebi benim."

"Araştırmada,evet." dedim sakince. "Fakat geri kalan kısmı,bunu ben ve diğer çocuklara bırakmalısın."

"Neden?" dedi üzgün olduğunu belli eden bir sesle. "Ben neden yardım edemiyorum?"

"Karşımızdakiler kontrol için bekleyen robotlar değil Nathan." arkamı dönerek gözlerine baktım. "Karşı saldırı yapacaklar,Bieber güçlü arkadaşlara sahip. Biliyorsun."

"Yinede yenebiliriz." sesindeki istekten onur duymuştum fakat onu bile bile ateşe atmayacaktım.

"Yeneceğiz,"dedim kararlı bir sesle. "Fakat seni bunun ortasına sürüklemek istemiyorum.Sen ailemden tek kalan kişisin. Uzun bir sürece giriyoruz ve her adımda senin iyi olup olmadığını merak edemem. Seni koruyamam."

"Beni koruman gerekmiyor Brianne. Ben yetişkinim." Gülümsedi. "Birlikte gideceğiz."

"Hayır." dedim ve motordan anahtarları çıkartıp çantamın içine tıktım. "Bu konuda kesin kararım var."

"Peki araştırma?Gözlem?Takip etmek?" beklentiyle kaşlarını çattı. "Bunlara da mı karışmayacağım yani?"

"Karışabilirsin." dedim gülümseyerek. "Hala sana ihtiyacım var.Ama bazı konulardan uzak durmalısın."

"Tamam." dedi biraz kırılmış bir sesle. "Fakat bunun hiç zevki olmayacak biliyorsun."

"Bunu zevk için yapmadığımı da biliyorsun.Küçüklüğümden beri içimde büyüyen o öfkeyi yansıtmak istememden başka bir şey değil." gözlerimi kısarak baktım,derin bir nefes alarak kendime geldim."Şimdi okuluna git.Bende arkandan geliyorum."

Nathan eşyalarını aldı,çantasını sırtına geçirdi ve kapıyı açarak çıktı.Arkasından kapatarak okula doğru yürümeye başladı.Arabanın içinde biraz bekledim,derin birkaç nefes aldım.Kendimi kandıran iç sesime kulak verdim. Her şey istediğin gibi olacak.

Peki istediğim neydi? İnsanları öldürmek mi? Tamamen hayır. Bunu ailen için yapıyorsun.

Peki o zaman neden bunun acısını belkide hiçbir suçu olmayan bir çocuktan çıkartıyordum? Çünkü bu sorumlu olan insanların incinmesinin tek yolu.Eğer gidip Jeremy'i öldürseydin,bu herkes için çok daha kolay olurdu.

Çantamı koluma geçirdim,motordan anahtarımı çıkartarak içine attım.Kemerimi çözdüm,araba kapısını açmadan önce aynada önüme gelen birkaç tutam saçı arkaya ittim ve kulağımın arkasına sıkıştırdım.At kuyruğumdan pek bir şey kalmamıştı fakat,böylede olabilirdi.Kapıyı açtım ve kapattım,arkamdan kilitledim ve soğuk havanın tüm bedenime işlemesiyle üzerimdeki monta biraz daha sarıldım.

Okul kapısından içeriye girmeme birkaç adım kala,içimden tekrarlamaya devam ediyordum. Her şey güzel olacak.

9 Temmuz 2013 Salı

BUSINESS THINGS -Bölüm 37.







Justin yorucu bir günün ardından onunla kalmamı istemişti,sabah olduğunda,hafif bir kahvaltı yapıp,beni direk okula bırakmak için hazırlandı.Dışarıya,arabaların olduğu garaja giderken onun arkasından ilerledim.Tekrar birlikte olmak,ve bunu saklama ihtiyacı duymamak beni çok mutlu ediyordu.Onu seviyordum.

Üstü açık,gri bir spor arabanın anahtarını duvardan alarak açtı,içine bindi ve benim binmem için bekledi.Muhteşem arabanın yanına doğru yavaşça ilerledim.Kapıyı açtım,yerleştim ve arkamdan kapattım.Kemerimi bağlamadan önce çantamı arka koltuğa doğru yavaşça fırlattım.

Araba hızlıca ilerlerken,yaklaşık bir yirmi dakikalık sürede,biraz sessizlikten sonra Justin konuştu.

"İyi misin?" Dudaklarını hafifçe ıslattı,fısıldar gibi konuştu.Bu bakışı her zaman onun suratını ısırmak istememe neden oluyordu.

Neden böyle bir soruyu sorduğunu anlamamıştım. "Neden olmayayım?Yanımdasın." dedim gülümseyerek.

"Dün olanlardan sonra.." alt dudağını dişledi. "Nasıl iyi olabileceğini anlamıyorum.Yani,ben bir hata yaptım ve sen benim hatam yüzünden kaçırılabilirdin. Steven ve diğerleri sana işkence edebilirdi,iğrenç şeyler düşünebilirlerdi.Ben biraz daha geç kalsaydım,sen,şu an burada olmayabilirdin." derin bir nefes aldı. "Benim hayatım böyle olacak Spencer.Her an tehlikede olacaksın ve ben seni korumak istiyorum."

"Ben şu an buradayım.Geç kalmadın.Hatta erken bile geldin.Justin..bunu yapma." dedim fısıldayarak. "Seninle birlikte olma fırsatımı yeni kazanmışken beni kendinden uzaklaştırma."

"Üzgünüm." dedi Justin arabayı yavaşça kenara çekmek için hazırlanırken. Okulun otoparkına çok yaklaşmıştık. "Sadece seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun.Sana zarar gelmesini kaldıramam ve,benim bu iğrenç hayatıma,katlanabileceğinden emin olup olmadığını merak ediyordum."

"Eminim." dedim kararlı bir sesle. "Ben seni olduğun gibi seviyorum ve benim için değişmeni istemiyorum.Hayatımın tehlikeli olduğunu biliyorum ama yarın bana bir otobüs çarpabilir.Bu şekilde ölebilirim.Veya bir kanser.Her gün ölebilirim,bunun senin yaşantında olmamla alakası olmamalı."

"Haklısın." dedi gülümseyerek. Otoparka arabayı park etti ve motoru durdurdu. "Seni deliler gibi seviyorum."

DAPHNE

"Sana okula gitmek istemediğimi zaten mesaj olarak yollamıştım." Nathan'ı kapıda görünce şaşırdım. "Beni neden almaya geldin ki?"

"Mesajını görmemiştim.Buraya kadar seni okula götürmek için geldim."ellerini iki yana açtı. "Ama okula gitmek istemiyorsun.Kendini iyi hissediyor musun?"

"Pek değil." dedim Nathan içeriye girerken,kapıyı kapattım ve üzerimdeki hırkaya iyice sarıldım. "Burası çok sıcak ama ben çok üşüyorum.Ve boğazım deli gibi ağrıyor."

"Tanrım." dedi Nathan fısıldar gibi. "Hasta oluyorsun."

"Teşekkürler doktor." dedim gülümseyerek. "Şimdi okula git ve derslerine gir."

"Burada seninle kalacağım.Sen bu haldeyken derslere nasıl girebilirim?Sanki çok da s*kimdeymiş gibi. Burada seninle olacağım ve iyi olduğunu göreceğim.Tartışma yapmak istersen,dene." gülümsedi. "Şimdi sen uzan.Biraz hazır çorba yapacağım."