ARKADAŞLAR SANIRIM KIZI DEĞİŞTİRECEĞİM. WATTPAD'DEN BUNUN İÇİN ÇOK İSTEK ALDIM VE DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERDİM. WATTPAD'DEKİ OKUYUCULARIM KIZIN DEMI LOVATO OLMASINI İSTEDİ. BEN DE BÜYÜK İHTİMALLE DEĞİL KESİNLİKLE KIZI DEMI YAPACAĞIM. YENİ BİR VİDEO HAZIRLAYACAĞIM BU SEFER TÜM KARGOYLA İLGİLİ OLACAK. NE ZAMANA HAZIR OLUR BİLMİYORUM SANIRIM YARIN VEYA CUMA BUNU YAPMAYA BAŞLARIM. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER. BENİ WATTPAD'DE DE TAKİP EDEBİLİRSİNİZ. WATTPAD'DE DE AYNI HİKAYELERİ YAZIYORUM. http://www.wattpad.com/user/wewereborn2love BURADA KENDİMDEN DE BAHSETTİM. BENİ TANIMAK İSTEYEN OLURSA BAKABİLİR :) -bieberfever94.
BRIANNE
"Benim yanıma oturabilirsin." Şirin bir ses bana doğru seslendi.Kapıdan gireli beş dakikaya yakın olmuştu fakat tek dediğim "Ben yeniyim.İsmim Brianne." gibi bir cümleden ibaretti.Sınıfın hepsi gün ortasında gelen bir ucube olduğumu düşünüyor olmalıydı.Tüm sınıf bana doğru anlamsızca bakıyordu ve bu çok rahatsız ediciydi.
Bana seslenen kişiye doğru baktım.Koyu sarı saçları hafif dalgalıydı.Gülümsedi.Mavi gözleriyle bana yanına gelmemi bir kez daha işaret etti,sıranın sağ tarafına koyduğu çantasını topladı ve yanına aldı.
Sınıfın içinde yavaşça yürüyerek o sıraya ulaştım.Çantamı sakince sıraya bıraktım,üzerimdeki montun fermuarını açtım ve üzerimden çıkarttım,özensiz bir şekilde sıramın altına soktum ve sıraya oturdum.
"Brianne'de yerleştiğine göre,derse geçmeye ne dersiniz?" dedi esmer görünümlü,gülümseyen bir kadın. Hemen yanımda oturan kıza doğru gülümsedim. "Dersin ne olduğunu biliyor musun?"
"Ders programı vermediler mi?Bende fazladan bir tane olacak." Çantasıni açtı ve elini içine daldırıp bir kağıt parçasını çıkarttı,önüme koydu ve gülümsedi. "Ayrıca şu an ders fizik."
"Nefret ederim." dedim gülümseyerek. "Ben Brianne."
"Fiziği kim sever ki?" dedi saçlarını sağ tarafından toplayıp arkasına atarken. "Ben de Elyssa."
***
"Ann." Justin oturduğum sıranın arkasına gelip kulağıma doğru fısıldadı. "İlk dersin nasıldı?"
"Bana ne zaman Ann demeyi keseceksin?" dedim kimsenin o ismin bana söylendiğini duymadığına dua ederek. Öğle arasında olduğumuz için şanslıydım. Tüm sınıf bir anda sınıftan koşarak çıkmıştı,bense hala eşyalarımı topluyordum.
"Benimle yattığın zaman." Dedi Justin saçma bir gülümsemeyle. "İstersen hemen demekten vazgeçebilirim."
"En vahşice rüyanda bile olmaz." dedim aynı saçma gülümseyi taklit ederek. "Git bir ponpon kız bul ve onu becer. Umurumda falan değil."
"Bebeğim inanmayacaksın ama,iki ders önce çoktan bir tane ponpon kızı becerdim." Justin sırıttı.
"İğrençsin." Gözlerimi döndürdüm. "Başka bir işin yok mu peki?"
"Çocuklarla birkaç işim var.Bunu neden sordun?Yoksa işlerim bittikten sonra senin evine gelmemi mi istiyorsun?Seve seve." Justin tekrar sırıttı.
"Bin kere sorsan bile hayır." dedim tekrar gözlerimi devirerek. "Şimdi izin verirsen ben,yemek yemeye gidiyorum."
"Yemekhanenin nerede olduğunu bilmediğine eminim." dedi gülerek. "Götürmemi ister misin?"
"Hayır." teklifine çok kararlı bir şekilde red cevabı vermem onu şaşırtmıştı.
"Peki neden?" dedi Justin. "Şu an saçma bir seksi düşünmüyorum,gerçekten yardım etmek istediğim için bunu söyledim.Her zaman cıvık ve espri yapan biri değilim."
"Buna kendim karar veririm Juss." dedim gülümseyerek. "Ve şu ana kadar kesinlikle cıvık ve espri yapan biriydin."
"Bana neden Juss dedin?Ann'in intikamını mı almaya çalışıyorsun?" dedi gülerek.
Sesimi ciddileştirdim. "Evet."
"Her neyse." dedi ve gülümsedi. "Gerçekten yemekhaneyi kendin bulabileceğinden emin misin?"
"Değilim.Ama yalnız başıma aramak istiyorum." Dedim ve çantamdan cüzdanımı çıkartarak elime aldım,yanımda getirdiğim siyah hırkayı üzerime geçirdim ve yürümeye başladım. "Sana afiyet olsun."
***
Justin'in teklifini kabul etseydim şimdi elimde bir tepsiyle tıkınıyor olabilirdim.Fakat birazda okulu dolaşmak istemiştim.Yaklaşık iki kere geldiğim yere geri geldiğimi fark edince,tek yaptığımın bir daire olduğunu anladım.Ne kadar hoş.
Neden buraya bir tabela asmıyorlardı ki?Yolumu kolayca bulabilirdim.Bu okula alışmam çok uzun sürecekti.Biraz koridorda ilerledim.İlk bulduğum insana yemekhaneyi soracaktım.Deri ceketli,siyah saçlarını havaya dikmiş,havalı gözüken bir çocuk bana doğru ilerledi.
"Pardon." dedim sakin bir sesle. "Ben sanırım kayboldum."
"Okulda mı?" güldü. "Tahmin edebilirsem,sen yenisin."
"İyi tahmin." dedim ve gülümsedim. "Her neyse yemekhaneyi bulmak için beş dakikadır aynı yerleri gezip duruyorum fakat bir ilerleme kaydetmedim.Henüz."
"Yemekhane mi?Ben de yemek yemeğe gidiyordum.İstersen beni takip et." Sesinde en ufak bir yumuşama olmamıştı.Gerçekten okulda nasıl tanındığına dair tahmin yapmak zor değildi.Bu çocuk bir gansterden farksızdı.
"Ben Brianne." dedim elimi uzatırken. Biraz arkadaş canlısı yaklaşırsam beni öldürmeyeceğinden emin olabilirdim. Şaka yapmıştım fakat,gerçekten birilerini öldürmüş gibi bir tipi vardı.
Uzattığım elimi kavradı ve hafifçe sıktı. "Dean."
Koridorda yürümeye devam ederken bir kat aşağıya indik,biraz sağa gittikten sonra bir kat daha aşağıya indik.Yemekhane,en aşağı katta olmalıydı.Üzerinde yemekhane yazan büyük bir kapıya geldiğimizde Dean,bana doğru baktı. "Buraya girdiğinde kapı ses yaptığı için en az yirmi tane kafa sana bakıyor.Çok berbat bir şey."
"İnsanların bana bakmasından nefret ediyorum." dedim yüzümü buruştururken.
Dean güldü. "Bakılacak bir yüzün var." Bunun bir iltifat olduğunu anlamam birkaç saniyemi aldı.Gülümseyerek teşekkür ettim.
"Yemekte ben ve arkadaşlarımın yanına gelmeye ne dersin?Isırmazlar." Dean güldü. "Aslında ısırırlar ama ben seni korurum."
"Sanırım Elyssa'nın yanında oturacağım ama teşekkürler." dedim.
Dean göz kırptı ve kapıyı açmadan birkaç saniye önce bana döndü. "Başka bir yemekte benim yanımda oturmanı istiyorum.Senden hoşlandım."
***
Dean bu konuda tamamen haklıydı.En az yirmi tane kafa bana doğru dönerek neden burada olduğumu sorar gibi baktım. Ne bakıyorsunuz diye bağırmak istesem de,tek yaptığım hızlı adımlarla arka masada tek başına oturan Elyssa'nın yanına ilerlemeden önce,kendime bir tepsi öğle yemeği almaktı.
Yemek tepsimi kendime doğru çekerek kavradım.İlerleyerek arka masaya gittim ve Elyssa'nın yanındaki sandalyeye oturdum. "Naber?"
"Fena değil." dedi Elyssa. "Ya sen?"
"Ben iyiyim.Ama sana ne olduğunu merak ettim.Bana anlatabileceğini biliyorsun." Gülümsedim. "Hadi anlat."
"Çocuk meselesi.Dinlemek istediğine emin misin?" dedi.
"Kesinlikle." diyerek gülümsedim.
Elyssa meyve suyundan bir yudum daha alarak anlatmaya başladı. "Bir çocuktan hoşlanıyordum ve onun da benden hoşlandığını sandım.Beni okulun eşya dolabında öptü.Dolapların yan tarafına ittirerek öptü ve bu bana aşırı zevk vermeye başlamıştı.Aramızda ne olduğunu ona sormak istiyordum fakat arada bana çok güzel olduğumu söylediği için muhtemelen çıkıyoruz,diye düşündüm."
"Onunla bu konu hakkında konuşmadın mı?" Dedim merak ederek.
"Konuştum.Bana sadece güldü ve kimseye bağlanmayı sevmediği söyledi." Bakışlarını yemek tepsisine çevirdi ve oraya odaklandı. "Benim sadece bu yaptıklarımızdan zevk almış olacağımı söyledi.Çıkmak gibi bir şey söz konusu olamazmış."
"Kıçına tekmeyi bassaydın." dedim büyük bir sinirle.
Elyssa gülümsedi. "Bir daha benim yanıma yaklaşmaması gerektiği söyledim."
"İyi yapmışsın." dedim önümdeki sütü içerek. "Peki kim bu?"
"Dean." dedi Elyssa iç geçirerek. "Dean Talbot."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder