Soluk soluğa kalmış bir şekilde Daphne'nin yanına doğru uzandım. "Sanırım böyle zamanlarda herkesin biraz rahatlamaya ihtiyacı var." Nefesimi normale döndürmeye çalıştım,hızlı hızlı nefes alarak normal olması için çaba gösteriyordum.
Daphne gülümsedi. Çıplak vücuduna doğru yorganını biraz daha çekerek "Haklısın.Sanırım o nedenle Spencer ve Justin evden gittiler."
"Bir dakika," dedim soluk soluğa. "Justin burada mıydı? P*ç kurusu bana hemen eve döneceğini söylemişti!" dedim hararetle.
Daphne uzanıp elimi avuç içine alarak gülümsedi. "Justin'in de zamana ihtiyacı var.Neler olduğunu şimdi anlatmak istemiyorsa,bir ara isteyecektir."
"Austin orada can çekişirken kafasın rahatlatmaya çalışması çok saçma geliyor." dedim tükürür gibi. Patronluk taslamaya gelince ondan süperi yoktu,ama gerçekten bize ne kadar değer verdiğine gelirsek,bu tartışılırdı.
"Orada Austin can çekişiyor ve sen burada beni beceriyorsun?" dedi Daphne tek kaşını kaldırarak. "Justin'in üzerine gelme.Bu konuda karşı karşıya geldiğinizde ağız burun birbirinize dalmanın hiçbir şeye faydası olmayacak.Ona biraz zaman vermelisin anlaştık mı?"
"Tamam." dedim aslında içimden Hayır,onu parçalayacağım derken.
Daphne gözlerini devirdi. "Yanında geleceğim ve işlerin yolunda olduğundan emin olacağım.Buna itiraz etmen için sana bir saniye bile vermiyorum.Şimdi güzel kıçını kaldır ve giyin.Austin'e bakmaya gideceğiz."
Bu kız kesinlikle benimdi.Ve öyle kalmalıydı.
JUSTIN
"Austin nerede?" dedim çocuklardan birine endişeyle. Ethan başını öne eğdi ve derin bir nefes aldı. Cevap vermemesi çok kuşku uyandırıyordu. "Nerede dedim?O iyi değil mi?"
"O yaşıyor." dedi Ethan. "Valentina elinden geleni yaptı.O yaşıyor ve uyandı."
İçimden tanrıya milyonlarca kez teşekkür ederek gülümsedim. "O nerede?"
"Aşağıda,acil durumlarda kullandığımız mini ameliyathane gibi olan yerde." Spencer elimi sıktı ve uçlarını okşadı. Hemen arkamı dönerek elinden tuttum ve hızlı adımlarla merdivene ilerledim.
"Duydun mu?" dedim gülümseyerek. "Uyanmış."
"Onu kurtardın." dedi merdivenin korkuluğundan destek alarak hızla aşağıya inerken. "Sen gerçekten iyi bir lidersin."
"Bataklığın lideri." dedim gözlerimi devirerek. "Bir hafta onun başının belada olduğunu anlamadım,çocukların ne halde olduğunu göremedim ve ailenle olan yemeği batırdım."
Bir kat daha aşağıya inmeden önce Spencer beni kendine çekti,gözlerime bakarak "Bu Steven'ın suçuydu." dedi ve ekledi. "Senin değil."
Gülümsedim ve tekrar aşağıya inmek için hareketlenmeden önce "Ah," dedim. "İyi hatırlattın,bir de Steven'ın oyununa geldim ve ona yenildim."
Spencer homurdandı. "Çok zorsun."
Cevap vermek için ağzımı açtığımda odada yatan Austin'i gördüm ve sustum.Valentina bir sandalyede oturuyor ve onun elini tutuyordu.Bir hafta işkence görmüş ve ölümden dönmüş birine göre çok mutlu gözüküyordu.Gülümseyerek odaya ilerledim.İçeriye girmeden birkaç saniye önce Austin beni gördü ve "Justin!" diye seslendi.
Gülümseyerek yanına gittim. "Dostum beni çok korkuttun." sesim titreyerek konuştum. "Ama iyisin."
"İyiyim." dedi gülümseyerek. "Bu senin sayende."
"Valentina sayesinde." diye düzelttim. "Seni ölümden çekip alan ben değilim."
"Hayır benim onların elinde olduğumu öğrenen sensin.Bir şeylerden vazgeçtiğini biliyorum.Bilincim açıkken Steven bana,onun elinde olduğumu sana söyleyeceğini ve Spencer ile aramda bir seçim yaptıracağını söyledi.Beni seçeceğini düşünmüştüm sonuçta yoksa ölecektim."
Spencer arkamdan el sallayarak güldü. "Tabiki seni seçecekti.Ucunda benim ölümüm değil senin ölümün vardı.Steven seçim işlerinde pek bir bok beceremiyor bence."
Valentina güldü. "Onun s*kini eline vereceğim."
Austin gülümseyerek devam etti. "Justin bunun için sana minnettarım."
"Sen benim kardeşimsin.Bunun bir önemi yok.Teşekküre gerek bile yok." dedim. "Ben son zamanlarda sizi ve Steven'la olan davamızı boşladığım için özür dilerim.Kafam gerçekten karışık."
"Bunu biliyorum." dedi Austin gülümseyerek. "Bu sorun değil."
Ortamda tam bir sessizlik olmuşken merdivenlerden inen ayak sesleriyle hepimiz kapıya doğru baktık ve içeriye koşar adımlarla gelen Nathan'ı gördük. Soluk soluğa kalmış bir şekilde içeriye girdi ve direk Austin'e koştu. "Dostum yaşıyorsun."
"Ölmeyeceğim Nath." dedi Austin. "Şimdi değil."
"Evet ama her şekilde onun burnunu kıracağım." dedi beni işaret ederek. "Pislik gibi davranıyordu."
"Ben bir pisliğim." dedim sakince. "Bunu hak ettim biliyorum."
"Daha fazlası gerekiyor." dedi Nathan. "Daphne içimden geçenleri söylememi istemiyorsun biliyorum ama Justin kabul ederse şu an rahatlamak için ona sövmeliyim." Daphne gözlerini çevirerek kenara geçti.
"Evet," dedi Daphne. "Justin ne kadar sakin olmasını söylediğimi bilemezsin.Ama dinlemiyor.Tüm suçun sende olduğunu düşünüyor.Ve hayır değil."
"Evet bende." dedim fısıldar gibi. Suçlu hissediyordum zaten,yüzüme vurulmasına katlanabilirdim. "Şimdi Nathan bana istediğini söyle.Tamam mı?"
Nathan önce Spencer'a baktı ve "Sen üzerine alınma ama," dedi. Bana dönerek devam etti. "Bu kızı s*ktiğin her beş dakikadan sadece birini bize ayırsaydın belkide Austin işkence görmeyecekti."
Gözlerimi kapatarak ellerimi sıktım ve derin bir nefes verdim. "Bitti mi?"
Gözlerimi açtım ve ne diyeceğini duymak için ona baktım.Bir şey demedi,kafa salladı.Bende devam etmeden odadan çıktım ve merdivenlere doğru hızla yürüdüm. Arkamdan Austin seslendi,fakat ona bakmadım. Şu an kimseyle ilgilenemezdim.
Zemin kata geldim ve dış kapıya doğru ilerledim.Bahçeye çıkarak arka bahçeye doğru hızla gittim ve daha fazla dayanamadan kendimi yere attım. Ağlamayacaktım,bir kız değildim. Ellerimi çimlere geçirerek haykırdım,saç uçlarıma getirdim ve onları çekiştirdim. Bir kez daha bağırdım. Benzinle banyo yapıp kendimi ocağa atmak isteğimde kararlıydım fakat hayır,bunu da yapmayacaktım.
Ağlamak istediğimden emindim fakat artık ağlayamıyor gibiydim.İstesemde olmayacakmış gibi.Bir kez daha haykırdım ve dizlerimin üzerine çöktüm. Arkamdan gelen ayak sesiyle kafamı yavaşça çevirdim ve ürkek adımlarla bana yaklaşan Spencer'a baktım. "Korkma ısırmam."
Spencer bana doğru koştu ve aynı benim gibi kendini yere atarak hızla çömeldi. Yüzüme bakarak bir şey söylemek istedi fakat sanki ne diyeceğini bilmiyordu. En sonunda beyninde düşündüğü tüm sözcükleri s*kip attı ve enseme kolunu dolayarak kafamı boynuna gömdü.Diğer elini saçlarıma götürdü ve onları okşadı.
İşte o zaman ağlamaya başladım.Sanki kendimi bulmuş gibi hissediyordum.Onun bana böyle sarılması sanki kaybolan tüm ruhumu geri getirmişti.Birkaç dakika içinde Spencer'ın kıyafetini ıslattığımı fark ederek geri çekilmeye kalktım fakat beni dahada sıktı. "Hayır burada kal." Sesi çok titrek geldiği için kafamı hafifçe kaldırdım ve onun da ağladığını görerek ellerimi göz altlarına götürdüm ve gözyaşlarını sildim.
"Sana ne oldu?" dedim titrek bir sesle. "Hadi ben bir haftadır tam bir pisliktim,ya sen?"
"Seni böyle görmek beni böyle yapabilir." dedi gözlerini kırpıştırarak ağlamaya engel olmaya çalışarak. "Seni seviyorum ve bu tek neden."
"Ben de seni seviyorum." dedim ona tekrar sarılarak. "İyi ki benimlesin."
YAZARIN GÖZÜNDEN
Justin ve Spencer'ın bahçede birbirlerine sarılıp ağladıkları,Austin'in bir eli Valentina'nın avuç içlerinde diğer eli ise Nathan'a sarılırken yattığı yatakta,Daphne'nin ise Nathan'a arkadan sarılarak destek verdiği mutlu bir anda,Steven'ın bir şeyleri kazandığını düşünerek evinde birkaç kızla oynaştığı zamanda,çoğu Bieber takımından kişinin salonda biraz cips ve birayla Austin'in yaşamasını kutladığı eğlenceli bir anda,biri de büyük bir araçtan havalı bir iniş yapmak için dakikaları sayıyordu.
Tekrar dönmüştü,kendi oyununda boğulmuştu ve herkes onun ölmüş olabileceğini düşünüyordu.Onun Steven'dan alması gereken bir intikam vardı,sağladığı her şeyi geri alması gerektiğini biliyordu.Toparlanması pek uzun sürmemişti.Zorlamıştı fakat basketbolcu birinin kafasına basketbol topu geldiğinde bu ona tanıdık gelir ya,Jason'un kendi bombalarında yok olmasını bekleyemezlerdi.Hayır o yenilenmek üzere kurtulmuştu.
Gülümseyerek arabadan dışarıya baktı ve camı açtı. New York'un kokusunu içeriye çekti ve eski dostunun düşmanıyla anlaşma yapmak üzere ilerleyeme devam etti. Bieber onu sevmezdi,fakat Steven'ın sonunu getirebileceğini de biliyordu. Ve Steven çok fazla iş açmıştı başlarına. Bu sefer kurtulmamalıydı.
TATİLE ÇIKTIĞIM VE DAHA SONRADA BİR TÜRLÜ GERÇEKTEN AMA GERÇEKTEN YAZACAK BİR ŞEY BULAMADIĞIM İÇİN BU KADAR GEÇ KALDIM. AÇIYORDUM BLOGGER'I VE BAKIYORDUM. BİR İKİ CÜMLE SONRA TIKANIYORDUM. BAĞLAMAK İSTEDİĞİM BİR YER VARDI VE ULAŞAMIYORDUM. ULAŞTIM. EVET JASON'A BAĞLAMALIYDIM VE BAĞLADIM :)
Öncelikle yine muhteşem bir bölüm yazmışsın orosp.Onun dışında;
YanıtlaSil-Nathan,seni severim bilirsin bebeğim.Ama Justin'i ağlatma ebeni s*kerim.
-Justin,ağlama ben Nathan'a dayak atacam.
-Daphne,sen harikasın tatlım ;)
-Spencer,her zaman Justin'in yanında ol ve onu ağlatma.İkinizde çok tatlısınız aq.
-Auistin ve Valentina sizi yerim.
-Ve Jason,bombacılar her zaman seksidir değil mi?
Bir daha ki bölüm çabuk gelsin cnm.Ve artık hep yorum yazıcam za.Harikasın bebeğim.Yazar ol artık aq.
BOMBACILAR HER ZAMAN TATLIDIR! evet arkadaşlar bu arkadaş Daphne olduğu için çok harika olduğunu söylüyor ;););9 Kendisi tamamiyle bu hikayeyi yazma sebebim. İlham kaynağım,yoksa niye yazıyım aq. bir gün işsiz kalır da yazarlık yapmaktan başka çarem olmazsa her kitabın başına ismini yazıcam amQ. Çok seviyorum seni,yazıcam bölümü yakında :)))))))))))9
YanıtlaSilÇabuk yaz.Seni yerim benim yazar alman seksi tatlı sefqlm .s
YanıtlaSil