SBS ÖNCESİ BU KADAR UZUN BÖLÜM NE ARA YAZDIM BENDE BİLMİYORUM FAKAT SİZİ BEKLETMEK İSTEMEDİM YOKSA DAHA ÖNCEKİ GİBİ OLACAKTI! BİR AY BÖLÜM GÖREMEYECEKTİNİZ BUNU İSTEMEZDİM TABİKİ.
11 HAZİRAN'DAN BİLE GEÇ YAZABİLİRDİM ÇÜNKÜ TATİLE GİRİYORUM YANİ NE ARA BİLGİSAYARA GİRİP 'HAYDİ BÖLÜM YAZAYIM' DİYCEKTİM Kİ DEMEZDİM KENDİMİ BİLİYORUM :))
ŞİMDİ DİĞER BÖLÜM BİRAZ GEÇ GELEBİLİR BUNUN İÇİN GERÇEKTEN ÇOOOK ÜZGÜNÜM.SBS 8 HAZİRAN,9 HAZİRAN'DA OKULUMUZ İLE BODRUM'A GİDİYORUZ VE 11 HAZİRAN DÖNÜŞ TARİHİMİZ.
PEKİ SONRA? 12 HAZİRAN'DA ARKADAŞLARIMLA DIŞARI ÇIKIYORUM VE GEÇ DÖNECEĞİM EVE.13-14-15-16-17 HAZİRAN TARİHLERİNDE HERHANGİ BİR GÜN OLABİLİR. 17'Sİ DE OLABİLİR 13'Ü DE. HİÇ BİLMİYORUM FAKAT KAFAMDAKİ YAYIN TARİHİ BU GÜNLERİN BİRİNDE OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
HEPİNİZE İYİ TATİLLER DİLİYORUM! VE İYİ OKUMALAR. HEYECANLI BİR YERDE KESTİĞİMİ BİLİYORUM AMA OKUDUĞUNUZDAN ANCAK HEYECANLANARAK ZEVK ALABİLİRSİNİZ BEN BUNA İNANIYORUM :)):):)
**JUSTIN**
"Söylediğim gibi,bu gece neler olacağını bilemiyoruz.Ne olur ne olmaz,Spencer'ın evinin yakınlarında bekleyeceksin.Ona asla zarar gelmeyecek tamam mı?Aklım onun yanında kalmamalı.Sana güvenebilir miyim?" Tek kaşımı kaldırarak tüm ciddiliğimle yüzüne baktım.Bu konuda hassas olduğumu belli ettiğimden emindim.
Parayı ister gibi sırıttı. "Bu konuyu tabi ki halledebilirim." Gözleriyle elimdeki paraya doğru baktı. "Peki ücretim?"
Elimdeki desteyi ortasından ayırarak bir kısmını cebime tıkıştırdım,diğer kısmını ise ona doğru uzattım."Yarısı şimdi,yarısı ise ben Spencer'ı sağlam bir şekilde senden teslim aldığımda.Ama unutma,onun başına bir şey gelirse alacağın şey para değil,bir kefen ve mezar taşı olur.Sanırım anlattım,değil mi?" Gülümsedim
"Justin Bieber'ın kızlar konusunda hassas olduğunu bilmiyordum.Bana böyle bir şey söylenmedi." Siyahi çocuk ben arabaya doğru ilerlerken saçma sapan gülümsemeye başladı.
Arkamı dönerek tükürür gibi konuşmak yerine,hafifçe gülümsedim. "Kızlar konusunda hassas değilim.Sadece konu Spencer olunca." Çocuğun cevap vermesine izin vermeden yol aldım,körfeze yakın bir yerde park ettiğim siyah camlı arabama doğru ilerledim.Telefonumun titreştiğini hissettiğimde,iPhone'umu cebimden çıkarttım,ekrandaki ismi okudum ve içimden küfür savurarak açtım.
"Steven?"
"Doğru bildin Bieber.Steven McQuenn." Hattın ucundan gülmeye başladı.
Öfkemi sesime yansıtarak cevap verdim. "Ne bokuna hala beni arıyorsun?"
"Bir sonraki hamlemi merak etmiyor musun Bieber? Sana seni yok etmeyeceğimi söylemiştim,bunu yapan ben olmayacağım Bieber,etrafındaki herkesi aldığımda,bana seni öldürmem için yalvaracaksın demiştim. Hatırlıyor musun?" Sesini kısarak konuştu.
Boğazımdaki yumruyu hiçe sayarak cevap verdim."Genellikle söylediklerini takmıyorum Steven."
"Takmalısın Bieber," diye söze başladı. "Ailenden birini kaybettiğinde de beni takmamaya çalışabilecek misin Bieber?Bu sefer iyiyle anlaştık.Seni yerle bir etmek için çok az zaman kaldı.Uyarmak istedim."
"McCann senin için çalışsın diye kaç kere önünde domaldın Steven?" Dedim sertçe."Kaç kere götünü yaladın hadi itiraf etsene?"
"Hala esprili olduğunu mu sanıyorsun Bieber," dedi bağırarak. "Bu işin şakası yok."
"Ben gayet ciddiyim McQuenn." telefonu yüzüne kapatarak hızlı adımlarla arabama ilerledim,kapısını açtım,kendimi içeriye atarak hızla kapıyı kapattım ve motoru çalıştırmadan önce emniyet kemerimi bağladım,aşırı hız yapmamaya çalıştım,bugün en son isteyeceğim şey bir polisle çatışmaktı.
**NATHAN**
Kapıdan içeriye doğru girdim,daha üstümü çıkartıp salona girmeye fırsatım olmadan,bir çift el beni yakamdan tutarak duvara çarptı."Ne sikim oluyor!" diye bağırdığımda ise yüzüme doğru hızlı bir yumruk yedim.Tekrar yakamdan tutarak beni sert zemine doğru fırlatan güçlü kolların kime ait olduğunu bilmek çok zor değildi.
"Daphne'yi s*kmek,burada yaşanan olaylardan daha önemli değil Nathan! Hangi cehennemdesin! Neler olduğundan haberin yok,seni gebertmemek için kendimi nasıl tuttuğumu bilemezsin dostum." Justin yüzüme doğru öfkeyle bağırdı,çok sinirli olduğu her halinden belliydi.
Birkaç gruptan çocuğun ve Austin'in üzerimden Justin'i çekiştirerek almasıyla ağzımdan akan kanları zemine doğru tükürerek biraz rahatlamaya çalıştım. "Neler oluyor?"
Austin elinde bir buz ile yanıma doğru çömelirken fısıldadı. "Jason oluyor kardeşim."
"McCann?" Gözlerim sonuna kadar şaşkınlıkla açılırken,ne diyeceğimi düşündüm. "Las Vegas'tan nasıl kurtulmuş ki?"
"Bilmiyoruz fakat bil bakalım kiminle anlaşma yapmış?" Tek kaşını kaldırarak olayı kafamda düzenlemem için biraz bekledi.Tüm parçalara birbirine oturduğunda,Justin'in sinirli olmasına hak verdim. "Steven ve diğerleri ile mi?"
"Aynen öyle Nath." dedi sakince. "Ve planları da,Justin'in ailesini bombalamak."
Bir anda bu kadar bilgi bana bile fazlaydı."Şaka yapıyorsun!Tanrı aşkına,karşı saldırı düzenlemeyecek miyiz?"
"Ne yapıyoruz sanıyorsun Nath.Kıçımızı yayıp oturmuyoruz." Dedi gözlerini devirerek.Valentina bir buz torbasını daha kucağıma atarken seslendi. "Veya birilerini s*kmiyoruz." Göz kırptı.
"Daphne ile işler iyi değil çocuklar.Bu konudan daha önemli şeyler var,şimdi anlatacak durumda falan da değilim.İzin verirseniz Justin'in yanına gitmeliyim.Nerede?" Yavaşça kıçımı devirdiğim zeminden kalktım,üst kata doğru hareket etmeye başladım.
"Muhtemelen odasındadır." Dedi Austin benim yanımdan kalkarak içeriye doğru giderken.
*****
"Girebilir miyim?" Dedim fısıldar gibi. Justin odasında,yatağının üzerinde elindeki bir şeye tüm dikkatiyle bakarak oturuyordu.Gayet sessizdi,ondan bu kadar sessiz olmasını beklemiyordum.Bir şeyleri kırıp yıkması gerekiyordu,tanıdığım Justin oydu.
Başıyla onayladı ve tekrar elindeki şeye doğru bakmaya devam etti.Ne olduğunu anlamam için çok zaman geçmesine gerek yoktu,elinde bir aile fotoğrafı vardı.Çok eski bir aile fotoğrafı değildi,Justin muhtemelen şu an olduğu yaşından üç yaş daha küçüktü,Jaxon ve Jazmyn ise 14-15 yaşlarındaydılar.Fotoğrafın bir yanında hiç değişmeyen güzel bir kadın,Pattie,duruyordu.Fotoğrafın diğer ucunda ise tam bir çete adamı gibi gözüken Jeremy vardı,onu gördükçe Justin'in kime benzediğini anlamak çok zor değildi.
"Onlara bişey olmayacak Justin." Dedim fısıldayarak. "Buna izin vermeyeceğiz."
"Bunu biliyorum.Jason'u ve Steven'ı tek başıma bile yenerim.Sorun onlar değil." tekrar önüne dönmeden önce fısıldayarak "Ailemi çok özledim Nathan." Dedi.
Daha fazla konuşmak isteyeceğini düşünerek sustum,bir elimi kardeşimi teselli eder gibi omzuna koyarak destek verdim.Justin devam etti. "Jeremy'nin bana doğru 'artık tek oğlum var' diye bağırdığı anı hatırlıyor musun Nathan?Sen de dışarıdaydın."
"Evet.."dedim fısıldayarak.
"Aklımdan çıkmıyor Nathan.Üç yıl önce olan bir anı fakat aklımdan tek bir an bile çıkmıyor.Ne kadar yalnız olduğumu her saniye hatırlamamı sağlıyor.Onları o kadar çok özledim ki,Jazmyn'i kollarıma alarak kaldırmayı,Jaxon'la kavga etmeyi,hokey maçlarını,büyük anne ve babamı,birkaç yıl öncesine kadar olan her anımı o kadar çok özledim ki."
Uzanarak Justin'e sarılmak istediğimde zorla gülerek geri çekildi. "Ben ağlayan bir sülük kız değilim Nathan.Mesafeyi unutma." dedi mizah anlayışını unutmadığını belli ederek.
"Mesafeleri s*kiyim Justin.Bu kadar komik olma." dedim gülerek.Justin yüzünü bana doğru döndürerek burnunu çekti.Dudaklarını hafifçe yalayarak ayağa kalktı ve bir şeyler yapmak için hazır bir sesle ayağa kalkmamı söyledikten sonra,kapıya doğru giderken fısıldadı."Dışarıdan kötü gözüktüğümü biliyorum fakat hepinizden daha duygusalım değil mi?"
"Sanırım,"dedim yavaşça.Düşündüğümde ise,buna kesinlikle hak verdim.
"Neyse,"dedi koridorda yürümeye başlayarak."Bu halimi kimseye söylemek yok anlaştık mı?"
"Peki patron,"diyerek hafifçe kafasına vurdum.Bozulan saçlarını düzeltmek için elini kafasına götürürken hızlı bir şekilde merdivenleri inmeye başladığında ona ayak uydurarak birer birer merdivenlerden inerek çocukların yanına doğru gittik.
Justin biraz önceki duygusal modundan çıkarak tüm ciddiliği ile haykırdı. "Her şey hazırsa,ateşi başlatalım mı çocuklar?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder