.png)
JUSTIN
"Evet Nathan. Numarasını kullanarak saniyeler içinde bana nerede olduğunu söyle." dedim öfkeli bir şekilde telefonu kulağımda tutarken,aynı zamanda nereye gittiğimi bilmeden arabada kullanıyordum.
"Bir ev adresi," dedi Nathan sakince. "Aklında tutabilir misin?" ve ardından adresi söyledi,bulamazsam onu arayabileceğimi de konuşmasına ekledikten sonra,telefonu kapattı.
Gaza biraz daha bastım,diğer şeride geçmek için ani bin dönüş yaptım. Arabanın arkamda bıraktığı lastik izlerini aynadan görerek gülümsedim. Kimse değer verdiğim insanları bana karşı kullanamazdı.
O sadece değer verdiğin bir kız değil , dedi derinlerden bir ses. Ondan çok daha fazlası.
Susması için Tanrı'ya yalvarırken bir kısmımda ona hak veriyordu. Onu delicesine seviyorsun.
Spencer sadece bir kız olmaktan çok önce çıkmıştı. O farklıydı. Neden farklı olduğunu saymama gerek duymuyordum. İçimden bir ses sürekli onun farklı olduğunu söylemişti. Artık buna bende inanıyordum. Gözlerine ilk baktığım an,korkmuştu fakat daha o zaman,onun benim için farklı bir anlamı olduğunu biliyordum.
Ve onu kurtardıktan sonra,Andrew'dan başlayarak,McQueen sürüsünün hepsini cehenneme yollayacaktım.Önce aileme zarar vermeye çalışmışlardı ve şimdi....kız arkadaşıma.
Bunu kabul etmek bana güven vermişti.Fakat,şimdi lanet hayatımdaki hiçbir bok güvende değildi. Aileme saldıracaklarını bildiğimde,bunu durdurmak için her şeyi yapmıştım fakat Spencer'ı unutmuştum. Tanrım! Onu nasıl unutabilirdim? Ona göz kulak olması gereken bendim parayla satın aldığım biri değil. Beni asla affetmeyecekti. Beni asla affetmemeliydi.
Nathan'ın söylediği sokağa doğru direksiyonu kırdığımda,boş bir arazinin biraz ilerisinde,dışarıda Spencer'ın ailesini seçebildim. Yanlarındaki çiftin kim olduğu konusunda bir fikrim vardı. Andrew'ın ailesi.
Üst katta bir odanın ışıkları açıktı. Sanırım buradaki olayı anlamıştım. Aile ziyareti. Aile ziyaretine gelen seksi kızı odaya götürüp kullanma. Arkadaki ağaçlara tırmanarak kolayca ikinci kata çıkabilirdim. Koşarak eve ilerlerken geç kalmış olmamayı diledim. Eğer geç kaldıysam,Spencer beni asla affetmeyecekti.
***
Bir ağaç dalına ayaklarımı koyduktan sonra diğer ağaç dalına ellerimi koyarak kendimi yukarıya çektim. Balkonun demirlerine uzandım ve kendimi balkona doğru çekerek içine bıraktım. Basitti.
Açık camlı bir odadan içeriye girerek koridora çıktım,sessiz olmaya çalışarak ışığın açık olduğu odanın kapısına doğru yavaşça yürüdüm. Birkaç saniye sesi dinledim.
"Sanırım bu ne kadar kalın kafalı olduğumu açıklıyor." dedi Andrew neşeli bir sesle. "Kafamda bir viski bardağı kırdın fakat kanamadan fazlası yok. Ve hala kimse seni kurtarmaya gelmedi. Birazdan aileni arayacağım ve seni dışarı götüreceğimi söyleyeceğim. Arka kapıdan bir arabaya atlayıp Steven ve diğerlerinin olduğu yere gideceğiz. Çığlık atarsan,karşı koyarsan ....önce seni öldürmekten çekinmem."
Spencer Andrew'ın kafasında viski bardağı mı kırmıştı? İşte benim kızım.
İçeriye elimde bir silahla hızlıca girerken mutlulukla gülümsedim. "Sanırım plan bozuldu."
İkiside aynı anda bana doğru şaşkın bir şekilde bakarken Spencer'ın yüzündeki gülümsemeyi gördüğüm için kendimi çok şanslı saydım. "Bebeğim,arkama geç."
Spencer söylediğimi hızlıca yaparak arkama doğru geçti. Silahı Andrew'a doğrultarak tetiği çekmek için hazırlandığımda Spencer beni engelledi. "Yapma. Ailem aşağıda. Açıklama yapamam."
Birkaç saniye düşündükten sonra ne kadar haklı olduğunda karar kıldım. "Sen aşağıya in.Ailene burdan ne zaman gideceğinizi sor ve yanlarından ayrılma. Eve gittiğinde bana mesaj at." Silahı bir saniyeliğine Andrew'in kafasından indirip arkamı dönerek Spencer'ı öptüm,hızlıca geri dönerek Andrew'ın gözlerine doğru gülümsedim.
"Hoş değil mi?" dedim gülerek. "Bir aralar onu ne kadar istemiştin. Yanında. Doğru insanı seçmesi gerektiğini söylemiştin. Seçti Andrew."
Spencer hızlıca odadan çıkarak ona söylediklerimi yapmak için hareketlendiğinde odada sadece ben ve Andrew kalmıştık. "Steven senin beynini patlatacak."
"Senin büyük kardeşin sikimde bile değil." dedim ciddi bir ses tonuyla. "Belki Jason McCann bozuntusuyla birlikte çalışsalardı endişe duyardık fakat McCann bu saldırıdan sonra bizim kavgamıza karışmaya cesaret edemez. Tek gücü bombaları ve ben onu elinden aldım."
"Ah,daha güçlülerle de çalışır." dedi bilmiş gibi. "Seni yenecektir."
"O da sen de,hatta domuzcuklarınız da bir gün bu şehrin sadece benim olduğunu anlayacaksınız. Cehenneme gittiğinizde,bunu daha önceden kabul etmediğinize yanacaksınız." Dedim öfkeyle.
"Orada görüşürüz Bieber." Dedi Andrew.
O sırada Spencer'ların arabaya binerek gittiğini gördüm ve bu da Andrew'ın ailesinin her an yukarıya gelmesi demekti. Kapıdan çıkıp geldiğim yerden aşağıya inmeden önce gülümsedim. "Görüşeceğiz."
DAPHNE
Siyah demir kapıyı birkaç kez tıklattım. Nathan kapıyı yavaşça açarak beni gördüğüne şaşırmış bir surat ifadesiyle kaşlarını çattı. "Daphne?"
"Neden burada olduğumu merak ediyorsun değil mi?" dedim gözlerine bakmadan. "Sor."
"Neden buradasın?" dedi ellerini önünde birleştirip. "İçeri gelmek ister misin?"
"Hayır." dedim bir anda. "Ve neden burada olduğumu bilmiyorum."
"Nasıl yani?" dedi meraklı bir gözle. "Konuşmak istiyorsan konuş."
"Evime gidiyordum ve bir anda kendimi buraya doğru giderken buldum.Seni özledim."dedim yavaşça gözlerine bakarak.Bu gözlere bakmayı bile özlemiştim.Gülümsedi.Kalbime kadar garip bir kıpırtıyla dolduktan sonra derin bir nefes alarak dışarıya verdim.
"Ben de seni özledim." dedi tatlı bir sesle. "Hadi içeri gel."
***
Elimdeki sıcak kahve bardağını sıkarak biraz daha ısındım.Şömineye karşı ikili koltuğun sağ tarafında ben,sol tarafında ise o oturuyordu. Bana tekrar gülümsedi. "İlk hareketi yapan olmana şaşırdım."
"Yollarımızı ayıran da bendim." dedim suçlu bir şekilde. "Ama sensiz olmak da pek yaramadı."
"Benim de haklı olduğum söylenemezdi.Bir gerzek gibi davrandım.Öküz gibi.Sana öyle şeyler söylememeliydim.Sonuçta bizim özelimizdi ve ben seninle o konu hakkında dalga geçtim.Bunu yapmamalıydım.Beni affedebilir misin?" gözlerini üzerime dikerek sessizce fısıldadı. Sesi tüm ruhumu ele geçirmek üzereydi.
"Senin evinde elimde bir kahve bardağıyla oturuyorum.Buraya sana seni affetmeyeceğimi söylemek için gelmedim.Seni sevdiğimi söylemek için geldim değil mi?" dedim gülümseyerek.
"Evet," dedi mahçup bir sesle. "Ben de seni seviyorum Daphne."
JUSTIN
Spencer'ın odasının girişinde durdum ve sakin birkaç tık sesi çıkartarak bekledim.Saniyeler içinde kapı açıldı ve Spencer yeni banyodan çıktığı belli olan saçları,yeşil şortu ve kırmızı askılı tişörtüyle karşımda belirdi.
"Özür dilemek için geldim." dedim sessizce. "Sana göz kulak olması için bir adam tuttum ve onca para saydım fakat onu öldürmüşler. Bunun bir oyun olduğunu bilmiyordum. Ben,kandırıldım."
"İçeri gel." dedi sakin bir sesle. Ben çiçekli koltuğa oturmaya ilerlerken gülümsedi. "Sana kızgın değilim.Bunu ailen için yaptığını biliyorum. Beni korumaya çalıştın ve sadece işler ters gitti. Hayatımı yinede kurtardın değil mi?Evimdeyim."
"Görebiliyorum." dedim gülümseyerek. "Yani bana kızmadın mı?"
"Justin seni seviyorum. Nasıl kızabilirim?" diyerek uzandı ve yanağımı usulca öptü.
Gülümsedim. "Tanrım çok güzelsin." dudağını öptüm. "Seni seviyorum." bir kez daha dudağını öptüm. "Çok seviyorum."
DAHA DÜN "BT'Yİ YAZMADIM NE ZAMAN GELİR BİLMİYORUM." DİYEN KIZ DENGESİZ BİR ERGENDEN BAŞKASI DEĞİL. BAKIN. BT. GELDİ. AHAHAH.
ŞAKASI BİR YANA İYİ DE BİR BÖLÜM YAZDIM DEĞİL Mİ? SPOILER'IMIN HAKKINI DA VERDİM. "DUYGUSAL BİR BÖLÜM." GERÇEKTEN İYİ BİR BÖLÜMDÜ DEĞİL Mİ?
ŞİMDİ JUSTIN İYİCE ÖFKELENDİ. BİR BIEBER'I ÖFKELİ GÖRMEK İSTEMEZSİNİZ! İŞTE ÖFKELİ BIEBER. ŞİMDİ NELER Mİ OLACAK? JUSTIN SÖYLEDİĞİ ŞEYİN PLANINI KURMAYA BAŞLAYACAK TABİKİ.
YANİ, McQUENN VE 'DOMUZCUKLARINI' CEHENNEME GÖNDERMEK.
DAHA FAZLA SPOILER VERMİYORUUMMM VE GİDİYORUM. BU ARADA YENİ HİKAYEMİZE LÜTFEN GÖZ ATIN. BT KADAR OKUNMASI YOK. AMA GERÇEKTEN ÇOK SEVECEKSİNİZ. 2 DAKİKA FRAGMANINI İZLESENİZ BİLE OKUMANIZ İÇİN BİR NEDEN OLUR. NEYSE. ÖPTÜM HEPİNİZİ.
ağağağa nalet süper! Yeni bölüm için çok bekletme plssss :D :D
YanıtlaSil