14 Şubat 2013 Perşembe

BUSINESS THINGS-Bölüm 20.





AUSTİN
Dışarıda,Katherine'yi beklerken Nathan iyice gerilmeye başlamıştı.Bir yarım saat sonra bahçeyi ve evi çevreleyen çitleri dolaşmaya ve  ışık olan odaları gözetlemek için ayrılmak üzereyken arkamızdan boğuk bir ses duyduk.

"Başardım."

Önce bunun tanımadığımız biri olduğunu sanıp silahlara sarılmayı düşünmüştük fakat çalıların ardından spor kıyafetleriyle sırıtan Katherine'yi gördüğümüzde ikimizde derin bir nefes aldık.Yanına yaklaşıp durumunun ne olduğuna baktım,düzgün gözüküyordu ve muhteşem bir rol oynamış olmalıydı.

"Peşimizden gelmeleri için kaç dakika verirsin?"diye sordum tek kaşımı kaldırıp sırıtarak.Katherine bir kaç saniye düşündü  ve arabaya doğru hareket etmeye başladı.

"Beş dakikaya kandırıldıklarını anlayacaklardır."diye inledi.

Nathan ile aceleyle onu arabaya bindirip,sürücü koltuğunun yanındaki yerimi aldım ve emniyet kemerimi bağladım.Birtakım seslerin bize doğru yaklaştığını hissedince yüksek bir sesle bağırdım.

"Acele et,Nathan!"

Nathan olabildiğince hızlı bir şekilde izimizi kaybetmeye çalışırken tehlike geçene kadar hepimiz sessizce yola odaklanmıştık.Sonunda bizi takip etme ihtimalleri bile kalmayınca sakin bir sesle "Peki nasıl başardın?"diye sordum.

Katherine sırıtarak baktı ve çantasından çıkarttığı kırmızı rujunu tazelemek için el aynasını yüzüne doğru tuttu.Bu kadar rahat olmasına anlam veremesem de onun gibi birinin takımımızda olduğu için şanslı olduğumuzu düşünmeye başlamıştım.

Bir kaç saniye bile düşünmeden sakin bir sesle olayları anlatmaya başladı."Söylediğiniz gibi bağırdım ve ağlayarak kapıyı çaldım.Kapıyı adı Toby olan açtı ve bana doğru anlamsız bir bakış attı.Kafamdaki hikayeyi sıralayarak kaybolduğumu,arabamın bozulduğunu ve bir köpek tarafından az kalsın saldırıya uğrayacağımı söyledim.Beni içeri alma teklifinde bulundu ve Steven'a götürdü.Her şey çok kolay olmuştu."bir kaç saniye bekleyip rujunu sürdüğünden emin oldu ve çantasına eşyalarını tıkıp topuzundan çıkmış bir kaç saç telini kulağının arkasına götürdü."Onu gördüğümde ağlamayı kesmiş ve ondan etkilenmiş gibi yaptım.Hepinizin de tahmin ettiği gibi benden hoşlandı.Fakat işimi sağlama almak istedim."

Neden bahsettiğini anlamadığım bir bakışla yüzüne döndüm."Ne demek sağlama almak istedin?"

Güldü."Bir şeyler içmek isteyip istemediğimi söylediğinde içkileri getirmeyi teklif ettim ve bana mini barının yerini gösterdi.Viskisine bir kaç damla afrodizyak damlattığımı kabul ediyorum."

Gözlerim irice açılmıştı."Ne sen deli misin?"diyerek gülmeye başladım.Bu kız gerçekten insanı korkuturdu,bizim aklımıza gelmemişti fakat harika bir fikirdi!

Başıyla onayladı."Steven onu içtiği gibi delirmeye başladı.Görmeliydiniz.En sonunda yorgun olduğumu söylediğimde beni odasına götürme teklifinde bulundu."

"Odasında sakladığını nereden biliyordun?"diye sordu Nathan direksiyon başından."Yani,o ölüm bileti başka bir yerde de olabilirdi."

Katherine bozuntuya vermedi."Bazı şeyleri unutuyorsun Nathan.Hatırlatırım ki beni de Steven ve diğerlerinin elinden kurtarmıştınız.Ama o aptal beni hatırlamadı bile.Ve onun evinde kaldığım bir gün boyunca düşmanlarını dosyaya aldığı gizli bir dolabı olduğunu görmüştüm."diye tısladı inkar edercesine.

"Her neyse,"diye devam etti."Benimle işi bittiğinde viskisindeki fazladan bir uyku ilacı yüzünden uyuya kalmıştı ve ben de boş bulunup odasında biraz keşfe çıktım."

Bu kızın çok zeki olduğunu düşünmeye başlamıştım."Aradığımız şeyi bulmak kolay oldu mu?"

"Justin'in adıyla bir dosya olduğunu biliyor muydun?"diye sırıttı.Ağızlarımızın açık kaldığını hissedince ekledi."Dolabında Justin için özel bir dosya vardı ve onu aldım.Muhtemelen içindeki kapalı paket bahsettiğiniz şey."

Özel bir dosya yapacak kadar sorunlu biriyle uğraştığımızı öğrenmek iyi olmuştu."Peki onu artık verir misin?"

Katherine bir kaç dakika düşündü ve gülmeye başladı."Peki ama neden?"

"Çünkü görevin onu bize vermekti.Aksini düşünmüyorsun değil mi?"diye tek kaşımı kaldırdım.Zeki ama sürtük,diye geçirdim aklımdan.

Derin bir nefes aldı ve göğsünü şişirerek başını iki yana salladı."Bunu biraz düşünmeliyim,Austin.Biliyorsun ki bunu almak için sadece ben uğraştım ve bunu karşılıksız size kaptıracağımı düşünmüyorsun öyle değil mi?"kaşlarını kaldırarak yüzüme iğrenç bir bakış attı.

"Ne kadar istiyorsun?"diye tükürdüm.

Başını iki yana sallayarak güldü."Para değil,"dedi "Bunun karşılığında istediğim şey çok daha etkileyici.Ama bunu herkesin içinde söylemek istiyorum sanırım.Çünkü şimdi bu üzerimdeki iğrenç şeylerden kurtulmalıyım."

Kıyafetlerini değiştirmek için kendi tarafındaki siyah perdeyi kapattı.Bu kızı Valentina bulduğu gibi öldürecekti.O yapmazsa Justin yapacaktı.Tek yolu o aptal zarfı bize vermekti.


SPENCER

"Ciddi misin Andrew?"diye inledim çıkışta kafama atılan kağıt ile.Arkamdaki kıkırdamaya dönerek tüm öfkemi kusmak için ağzımı açtığımda kağıtta bir şeyler yazdığını gördüm.

Birileri Bieber'ın sürtüğü olmak için can atıyormuş gibi geldi.

Yazılanı hemen buruşturdum ve çöp kutusuna fırlattım.Andrew gelip kulaklarıma eğildi."Doğru değil mi?"

"Ne?"diye tısladım sanki bilmiyormuş gibi.

Andrew çantasına iyice sarılarak çıkışa doğru benimle yürümeye başladı.Daha bir ders önce kısa bir konuşma yapmıştık fakat bana bu notu yazacak kadar kötü biri gibi gözükmemişti.

"O'nu tanıdığın?"diye fısıldadı sessizce.Sanki bir sır paylaşıyormuş gibi tüm okulun Justin'den korkması garipti.Gözlerimi çevirerek yürümeye devam ettim.

Bu işten kurtulmak için "Bir kaç kez konuştuk,önemli bir şey değil."diye yalan attım.Justin'in kız arkadaşıymışım gibi tanınmak istemiyordum.Açıkçası bunun için de çok erkendi.

"Ne kadar önemli olmadığını göstermek istiyorsan insanların bu dedikoduları yaymasını engelle."dedi ve ekledi."Bunun için de bir fikrim var."

"Neymiş?"diye duymak için sabırsızlanmadığımı belli eden bir tonla mırıldandım.Andrew aksime çok heyecanlı gözüküyordu.Cebinden iki tane broşür gibi bir şey çıkartarak ban uzattı.

"Sen ve yanında dolaşan seksi kız arkadaşın.Bu gece bir sahil partisine gelin.Tüm okul davetli."diye gülümsedi.

Tüm okul olayını Justin'in kapsayıp kapsamadığını açıkçası bilmiyordum.Çekingen bir tavırla broşürü alıp incelemeye başlarken Andrew tekrar söze girdi."Ama Bieber ve yandaşlarına yerimiz yok."

Sorumun cevabını almış bir şekilde midemde kasıntı hissettim.Andrew hiç susmayan çenesini bir kez daha hareket ettirdi."Tüm okul ondan korkuyor.Partiyi bilmemesi herkes için iyi olur ve sen,eğer onunla değilsen partide olmanda sakınca görmüyoruz."

Sahil partisi broşürlerini cebime tıktım."Orada olmaya çalışacağım."diyerek kesin bir şey söylemediğimi belli ettim.Andrew sevinmiş bir tavırla veda etti ve çıkışa doğru ilerleyip görüş alanımdan çıktı.

Daphne ile bu gece yalnız olduğumuz için bir partinin uygun olabileceğini düşündüm ve ona bu fikri danışmak için söz verdiğim gibi onu aradım ve bina dışında buluşma kararı aldık.Dışarıya doğru ilerlerken bir elin beni kendine çektiğini hissettim ve irkildim.

"Hey,"dedi Justin boğuk bir sesle."O çocukla işin neydi?"

Andrew ve benim konuşmamızı duymamış olması için içimden dua ettim."Tarih sınıfımdan bir çocuk."

"Sana bir şey verdiğini gördüm."dedi ve kaşlarından birini dikerek üzerime doğru baktı.

Ne diyeceğimi bilemeden bir yalan savurdum."Derste kaçırdığım notlar Justin.Önemli bir şey değil."

"Sen öyle diyorsan,"diye inledi istemsizce.

Alındığını hissedince ona yalan söylemekten nefret ettiğimi hatırladım."Justin o gerçekten önemli değil."

"Tamam,Spens."diye geçiştirdi.Muhtemelen duygulu biriymiş gibi gözükmek istemiyordu ve duygusal biri olduğunu asla itiraf etmeyecekti.

Sessizce yanında yürürken bir anda çıkışa gitmem gerektiğini hatırladım."Benim gitmem gerekiyor."

"Nereye?"diye sordu bir anda.Yüzünün astı ve sanki bozulmuş gibi dudaklarını büzdü.

Ondan uzaklara gitmek istediğimi sandığı için gülmeye başladım."Evime?"

"Ah,"diye inledi."Bir an şey sandım."

"Ne?"

"Boşver?"diye yüzüme baktı.

"Sadece söyle Justin."

Dudaklarını yaladı.Gözlerini benden farklı bir yere çevirdi."Benimle takılmak istemediğini falan sanmıştım."

"Bugün için bir planın mı vardı?"diye gülümsedim."Yani benimle?"

Ellerini saçlarının arasında gezdirdi."Belki bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm ama---önemli değil."

Birden partiye gidip gitmeme konusunda kendimi ikilemde hissettim."Üzgünüm ama bugün Daphne ile birlikte takılacağım."

"Ah,"diye inledi."Bunu anlıyorum."

Justin'in iyi bir anına denk geldiğim için şanslı hissediyordum.Bu şekilde konuşunca tek istediğim ona sarılmak ve asla bırakmamak oluyordu fakat her nedense onu tam da bu anlarda yalnız bırakmam gerekiyordu.

"Benim gitmem lazım çünkü Daphne çıldırmak üzere olabilir."diye güldüm ortamı yumuşatmak için.

Daphne ile takılacağımdan emin olduğunda yüzünde bir rahatlama oluştu.Ben gitmek için arkamı döndüğümde ellerinden birinin kalçalarıma götürerek sıktı ve üzerimden geçen şok dalgasıyla gülümsedi."Sana iyi eğlenceler."

JUSTIN
Garip bir şekilde Spencer benimle takılamayacağını söyleyince hayal kırıklığına uğramıştım.Ne kadar sinir bozucu olsa bile onunla olduğumda rahatlıyordum ve ona değer veriyordum.

Bunu kabul ediyorum.

Range Rover'ın kapısını açıp arabayı çalıştırmak için hareketlendiğimde telefonuma gelen mesajları fark ettim.Biri Valentina ve biri de Austin'den gelmişti.

Kimden:Valentinaİşin bittiği gibi buraya geliyorsun,unutma.

Kimden:AustinAcilen eve gelmelisin dostum,gerçekten çok önemli.

İkinci mesajla irkildim ve direk eve sürmeye başladım.Yaklaşık bir saat boyunca araba sürerken bir polisin beni yakalama düşüncesini s*ktirip atmıştım ve tek umursadığım şey neler döndüğüydü.

Eve ulaşınca hızlıca kapıyı açtım ve salonda toplanmış kalabalığın ne halt yediğini merak ederek bir küfür savurdum."Kahretsin--"dedim."Neden burada toplandınız?"

Hepsinin ortasında kırmızı topuklu ayakkabılarıyla zeminde duran ve ellerini dolgun kalçalarına götürmüş Katherine bana doğru sırıtıyordu."Seçimini yap,Bieber.Kendi sırlarında boğulmak mı istersin yoksa sadece dediklerimi dinlemeyi mi?"

Ne olduğunu anlamadan Nathan'a doğru açıklama yapması için bir bakış attım."Bana değil,Valentina'ya sor."

Valentina topun kendisine atılmasından hoşnut değildi."Seni cehennemin dibine sokacak gerçeği bil bakalım kim öğrenmiş Bieber?Sen diğer kızla hoplayıp neşeyle gezerken ben başka şeylerle ilgileniyordum.Steven ve diğerlerinin elindeki dosyanı almasını için onu gönderdim fakat sürtük onu bizimle paylaşmıyor."

Katherine'ye saldırmak için öne atıldığımda kendini arkasındaki duvara yasladı."Yavaşla Justin."diye inledi."İstediğim şeyi yaparsan sana onu vereceğim."

"Neymiş?"diye parladım öfkeyle.

Yanındaki kapıdan yavaşça çıkarak asansöre gitmeye başlarken kulaklarıma doğru fısıldadı.

"Onu ne kadar istediğini bana göster."









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder