Katherine'nin tam olarak neyden bahsettiğini anladığımda gözlerimi kısarak sürtüğün nasıl böyle bir cesareti olabildiği hakkında fikir yürütmeye çalıştım.Fakat duyduklarım karşısında şok olmuş bedenimdeki hiç bir nöron düşünemiyor gibiydi,tamamen kontrolümü kaybetmek üzereydim.Saçıma götürdüğüm elimi göğsümde bileştirerek yumruklarımı sıktım.
Bir,iki,üç,dört,beş,altı,yedi,...........on.
Derin bir nefes aldım ve herkesin duyacağı bir şekilde dışarı verdim.Odadan çıkmak üzere olan Katherine'nin bileğinden sıkıca kavrayarak onu kendime çektim.
"Kendini ne sanıyorsun küçük fahişe?"diyerek her kelimenin aşağılayıcı his vermesi için kötü bir akış attım.
Katherine kazanamadığını hissedince afalladı.Bir kaç adım geriye giderek bileğini benden kurtarmaya çalıştı.Acıyla inledi."Canımı yakıyorsun Justin."Ona daha neler yapacağımı bilmiyordu fakat şimdilik bileğini serbest bırakarak açıklama yapması için fırsat verdim.
"Neyden bahsettiğini tam olarak anlatman için sana tam bir dakika süre veriyorum."diye tükürdüm.
Gözlerimdeki öfke ve şiddetin beni ele geçirmesini izlerken korkuyla irkildi."İhtiyacın olana sahibim.Kendin için olmasa bile takımın ve geleceğin için kabul edeceksin bunu."
Hala ne konuştuğundan tam olarak emin değildi sanırım.Öfkenin tüm bedenime geçiş yapmasına izin verdim ve bir anda kontrolümü kaybederek Katherine'nin üzerine atıldım.Havaya doğru savurduğum hiçbir yumruk ona isabet edememişti çünkü Nathan ve Austin beni geriye doğru çekiyorlardı.
Nathan ve Austin beni geriye çekerken havaya doğru bir isabetsiz yumruk daha savurdum."O sürtüğün oyunlarına nasıl geldiniz çocuklar!"diye haykırdım."Sadece istediğimizi alana kadar işkence edip sonrada öldüremez miyiz?"
"Kimse kimseyi öldürmeyecek."dedi kapının önünden bir ses."Yani---henüz."diye güldü.Valentina odanın girişinde belirdi ve elindeki poşetleri yere bıraktı.Yavaş adımlarla Katherine'nin yanına gitti ve çenesinden tutarak ona bakmasını sağladı.
"Grubun bir parçası olmak istiyordun değil mi?"diye tısladı.
Kath başıyla onayladı.
Valentina eğilerek Katherine'nin kulaklarına doğru fısıldadı."Sana bunun için bir şans vermiştim ama sen onu boka çevirdin."Kimsenin beklemediği bir şekilde Katherine,Valentina'dan yediği bir kaç yumruk ile yere serildi.
Kath'in ağzı ve yüzü kan içindeydi fakat buna rağmen pis bir şekilde sırıtıyordu.Valentina ona bir kez daha vurmak üzereyken eğildim ve Katherine'nin bedeninin üzerinden onu çektim.
"Sanırım daha fazla yumruk istemiyorsan bize yerini söylemelisin."diye sinirle yaralanmış yüzüne doğru baktım.
Katherine pek fazla pes etmiş gibi durmuyordu."Ölsem bile Bieber,"diye inledi."İstediğimi yapmadan asla."
"Öldüreceğim bebeğim,"kan içindeki yüzüne doğru sırıttım."Fakat sana yaşaman için son bir şans daha sunacağım çünkü bugün iyi günümdeyim.Yoksa eminim ki gerektiğinde çok iyi öldürdüğümü biliyorsun."her kelimeden iğneleme damlıyordu.
Acıyla inledi."Sana yerini söylesem de söylemesem de beni bu evde yaşatmayacaksın artık değil mi?Çünkü biliyorsun ki beni hayatından çıkartırsan öleceğim."diye çaresizce baktı.
İşte o zaman o kız için sadece bir eğlence aracından fazlası olduğumu anladım.Onun barınmaya ihtiyacı vardı ve benden başka kimsesi yoktu.Aslında bana da sahip değildi fakat zamanında hayatını kurtardığım birini şimdi ölüme sürükleyecek kadar pislik değildim.
"Pekala tamam,"diye geçiştirdim."Burada kalman için tek şartım var."
"Neymiş?"
Yavaşça doğruldum."Çeneni kapalı tutacaksın."
Sesindeki tınıyı azalttı ve fısıldar gibi yumuşak bir sesle "Teşekkürler."dedi.Yumrukların verdiği acı ile sersemlemiş bedenini kaldırmaya çalıştıkça tekrar yere yığılıyordu ve zar zor aldığı bir kaç nefeste göğsü şişip tekrar iniyordu.
Gözlerimi üzerine diktim ve kötü bir bakış attım.Bir cevap beklediğimi anlaması için "Sökül,"dedim "Hemen."
Katherine bir kez daha doğrulmaya çalıştı fakat tekrar zemine yığıldı."Tanrım,"diye inledi."Odamda,yatağımın altında."
Kazanmanın verdiği haz ile sırıttım ve sürtüğü orada terk ederek peşimde Austin ile birlikte merdivenleri ikişer veya üçer olarak tırmanmaya başladım.
Katherine'nin odasına giderken Austin sevinçle bağırdı."Tanrım kazandın Bieber!"
"Kazandık."diye düzelttim."Ben sadece o sürtüğü kendine getirdim."
Austin güldü."Aslında teklifini kabul edeceğini düşünmüştüm.Yani,büyük kalçaları ve seksi bir vücudu vardı."
"Ah,"diye susturmaya çalıştım."Bu beni cezbetmiyor."
"Sen öyle diyorsan dostum,"diye peşimden yürümeye devam etti."Öyle olsun."
Bir anda demir kapıya yüklendim ve içeriye girdiğim gibi yatağı yerle bir ederek altındaki dosyayı ve zarfı kaptım.Bu şeyi aldığım gibi gülümsemeye başladım ve Austin'e doğru baktım.
Yutkundu."Sence senin hakkında ne öğrenmiş olabilirler?"
Kasıntıyla irkildim."Hiç bilmiyorum."Korkuyla zarfı açmadan önce son bir kez bakışlarımı Austin'e getirdim."Pek iyi şeyler yapmadığımı biliyorum ama."
Ağır bir şekilde zarfı açarken içerideki bir cd'yi ve bir notu fark ettim.Austin etrafta cd'yi takacak bir şey ararken nota göz gezdirdim.
Bil bakalım McQueen takımı senden kaç adım önde?Yaklaşık 3 veya 4.Hatta belki de 5 olabilir.Kaybedeceksin Bieber.Bunlardan bir çok kopya daha var.Ve birini polislere vermekten asla çekinmem.
Midemdeki ürpertiyle birlikte ensemi tutmaya başladım.Dudaklarımı usulca yalayarak kendimi sakinleştirmeye çalışırken Austin'in elinde getirdiği dizüstü bilgisayara cd'yi takarak çalışmasını bekledim.
Buradan sonraki olaylar tamamen beni öldüresiye sinirlendirmişti ve eğer elime Steven'i geçirirsem onu öldürmek için her yolu deneyecektim.
Cd çalışmaya başladığında Steven bir video kamerasında gözüktü.Kuru bir şekilde İngiliz aksanı ile gülümsedi."Ben Steven McQueen ve bu videoyu senin hakkında bir kaç küçük şey öğrendiğim için çektim,Bieber."
SPENCER
Daphne ile kapıdan çıkarken hala doğru karalar alıp almadığımı bilmiyordum.Zaten partiye gidip gitmemekte biraz ikilemde kalmıştım ve her an vazgeçebilirdim.Açık bir tene sahip olduğum için,sahil partisinde kısa bir şort ve siyah salaş bir tişört tercih etmiştim.Babetlerimi giyerken Daphne üzerindeki pembe elbisesiyle bana doğru döndü.
"Pek hevesli değilsin."
"Ah,"diye inledim."Aslında öyleyim ama bilemiyorum,ben,şey,aslında---"
"---Justin'e ihanet ettiğini düşünüyorsun.Parti gizli olduğu için."
Kafamla onayladım.
"Sen onun ev hayvanı değilsin.İstediğini yapmakta özgürsün."
İtiraz etmek için ağzımı açmadım çünkü haklı olduğunu biliyordum.Gülümsedi.
"Artık gidebilir miyiz?Parti başlamış olmalı."diye çıkıştım.Daphne gülerek koluma girdi ve aşağıya inene kadar da bir daha konuşmadık.Benim arabama binerek kemerlerimizi taktık ve kontağa soktuğum anahtarı çevirerek motoru çalıştırdım.
***
"Geldin."dedi Andrew gülerek.
"Gelebileceğimi söylemiştim."
"Ama sana inanmıyordum.Yani,Bieber'dan olmadığını kanıtlayacağına inanmıyordum."
"Bir şey kanıtlamam için geldiğimi sanmıyorum."dedim tek kaşımı kaldırarak.Daphne bize içecek almaya gittiği için bir gözüm ona bakıyor ve bizi dinleyip dinlemediğini merak ediyordum.
Andrew ellerini ceplerine soktu."Neden bu kadar hırçınsın?"
"Ben mi?"diye tısladım."Bana söyleyebildiğin tek şey Justin'den uzak durmam."
"Ama durmalısın."diyerek elini ensesine götürdü.Siyah saçlarını çekiştirdi ve ekledi."Bak sadece senin iyiliğini düşünüyorum."
"Lanet olası iyiliğimi önemsemek zorunda değilsin!"diye bağırdım.
Omzuma ellerini koyarak rahatlamamı istermiş gibi yüzüme baktı."Onu tanımıyorsun.Tanıdığını sanıyorsun ama tanımıyorsun.O iyi biri değil,Spencer."
"Yeryüzünde kimse iyi değil Andrew."dedim sırıtarak."Kiminle birlikte olacağıma karışman için erken değil mi?"
"Sadece uyarıyorum."
"Senden kıçımı kollamanı isteyen olmadı.Beni uyarma.Ayrıca Justin zannettiğiniz gibi bir insan değil.Neden seninle arkadaş olmam için onunla olmamam gerekiyor?Saçmalıyorsun ve bu beni deli ediyor.Hiç bir insan bana kiminle arkadaş olacağımı söyleyemez.Kararlarım seni ilgilendirmez."Arka arkaya ona laflarımı sıralarken gözyaşlarıma engel olamadım.Bir kaç küçük damla yanağıma doğru inerken partideki tüm insanların bize baktığını hissetmeye başlayarak oradan hemen ayrılmak için geriye döndüm.
Andrew bileğimden çekiştirdi."Spencer,bekle."
"Benden uzak dur Andrew!"diye bağırdım.
Partiden hızla ayrılırken Andrew'un çaresiz sesi arkamda yankılanıyordu."Bir gün bana hak verdiğinde,sana bugünü hatırlatacağım!"
Büfe kısmına doğru koşerken Daphne ağladığımı gördüğü gibi bana doğru yaklaştı.Ona doğru koşarak sarıldım ve benden uzun olduğu için rahatça ona sarıldım."Buradan gitmek istiyorum."
"Ne oldu?"dedi usulca.
Ağlamaya engel olmak için derin bir nefes aldım."Sen eğlenmene devam et.Tek arkadaşın ben değilim ve kimse sana partide istenmeyen varlıkmışsın gibi bakmıyor."diye güldüm."Ben eve gideceğim ve seninle orada buluşacağız tamam mı?"
"Tamam."dedi usulca.Bana sarılarak sıcak dudaklarını alnıma bastırdı."Kendini daha fazla üzmeni istemiyorum."
Kafamı salladım."Üzülmeyeceğim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder