11 Mart 2013 Pazartesi

BUSINESS THINGS-Bölüm 27.



JUSTIN

"Sesi çok garip geliyordu Vale."dedim gözlerimi yerden çevirmeden.Henüz konuşmamız bitmişti ve Spencer buraya gelecekti.Sanki bir problem varmış gibi hissetmiştim.

Valentina elindeki bira bardağını sallayarak yanımdaki koltuğa oturdu."Farklı davranmasını gerektiren bir şeyler oldu mu?"dedi sanki anlamış gibi.


Başımı salladım."Biz.....sanırım....birlikte olduk.Yani,öyle değil fakat...pratik bir birliktelik diyelim."


"Garip fantazilere girmeden tatmin etme çabaları."diyerek güldü."Anladım,küçük sürtüğün ilk birlikteliği.Bu şekilde davranması normal:"


"Bunun arkasında farklı bir şey olduğunu düşünüyorum."Dişlerimi sıkarak konuştum.


Ne demek istediğimi anlamadan bakışlarını üzerimde derinleştirdi."Kötüyü düşünme Bieber."


"Elimde değil."Bir ayağımı diğer dizime çıkartarak ellerimi de ayaklarımdan yukarıda olana götürerek salladım."Elimde olsa onu düşünmeyeceğim bile."


"Ne zamandan beri kızları önemsiyorsun?"Tek kaşını kaldırarak baktı."En son kızgın olduğun zamanlarda Katherine ile birlikte olurdun fakat kimseye değer vermiyordun."


"Spencer'ı kurtardığımdan beri."dedim gülümseyerek."Benim tutunmamı sağlıyor."


"Ah,"diye homurdandı."İğrenç romantik veletler."Ayağa kalkarak büfeye gitti,boş bira şişesini bırakarak kapıya doğru sallanarak yürüdü.Gözden kaybolmadan önce eliyle barış işareti yaparak sırıttı.


"Sana iyi eğlenceler Romeo."


SPENCER


Arabanın içine kendimi attım,arkaya yaslandım ve derin bir nefes verdim.Justin'e neden gitmek istediğimi bilmiyordum fakat ben insanları düşündüklerimle yargılayan tiplerden değildim.Sevgilimi öldürmesi onunla tüm ilişkimi kesmeme yeterliydi fakat zaten resmi olarak birlikte değildik.


Açıklama yapmasını istemeyecektim çünkü açıklayacak bir şey yoktu.Öğrenmem gereken şeyler vardı,aklımın bir köşesi Lucas'ında sandığım kadar "dürüst" olduğunu söylemiyordu.Bunları sadece Justin'in ağzından öğrenebilirdim ve tam olarak da onu gerçekleştirecektim.


Çantamdaki anahtarı kontağa sokarak çevirdim,gaz pedalına hafifçe basarak arabayı çalıştırdım.Park ettiğim  yerden dikkatlice çıkarak,kendimi New York sokaklarına attım.Justin'in evi şehir dışındaydı fakat nasıl gidebileceğimi biliyordum.Bildiğim yola doğru sürmeye devam ederken,aklım çok karışmıştı ve kalbim sıkışıyor gibiydi.Korkuyordum.


Alt dudağımı dişleyerek aracı yavaşça sürmeye devam ettim.Şu an en son isteyeceğim şey lanet bir polisin arabamı çevirip ceza vermesiydi.Hayır belaya karışmak istemiyordum,yalnız ve rahat bir yolculuk yaparak Justin'e gitmek istiyordum.


***


Bildiğim büyük evin dışında uygun bir park yeri bularak park ettim.Ulaşmam çok üzün sürmedi. Büyük bir şey elde etmişim gibi gülümseyerek Justin’in kapının önündeki merdivenlerde başını ellerinin arasına almış bir biçimde oturduğunu görüp ona doğru ilerlemeye başladım.


Kaşlarımı çattım. “Justin?”


Kimin onu çağırdığını görmek için kafasını kaldırdı. Ve benim olduğumu fark etmesi üzerine hemen eski normal haline döndü. Ayağa kalkarak bana yürümeye başladı."Hey,geç kaldın.Kaybolduğundan korkmaya başlamıştım."Sırıtarak kollarını açtı ve sarılmamı bekledi."Gel buraya,"

Çekinerek öne atıldım,ona doğru samimi olmayan bir şekilde sarılmak istiyordum fakat vücuduna değdiğim gibi üzerimdeki her şey eski haline döndü.Kokusunu hissetmeye başladım ve daha fazlası için ona sıkı sıkı sarıldım.

"Bu ziyareti neye borçluyuz?"dedi gülerek."Şikayet ettiğimden değil,seninleyken mutluyum."

Bana hiç olmadığı kadar iyi şeyler söylemesi işi zorlaştırıyordu."Justin...ben,"

"Evet?"Sesi sinirli haline dönüyor gibiydi.Yüzü değişmişti ve bende bir problem olduğunu hissetmişti.

Bir anda oluşan gerginlikle ondan ayrıldım,omuz silktim ve ne diyeceğimi bir kaç saniye düşünmek için lafı gevelemeye başladım."Ben....şey..."

"Söyle Spencer."dedi hızlıca."Bir şey düşünüyorsan bunu hemen söyle,uzatmaktan nefret ediyorum."

"Justin..."

"Spens,"dedi sertçe."Ne diyeceksen hemen söyle!"Sesindeki tonu arttırdı,öfke bütün vücudunu ele geçirmeye başlamıştı.

"Sen gittikten sonra eve Andrew geldi."

Onun adını duyduğu gibi öfke tüm vücuduna hücum etti ve bir anda gözleri açılmaya başladı."En son onunla konuşmayacağını söylemiştin?"

"Biliyorum...ama eve zorla girdi."dedim utanarak,Justin'in öfkeli olduğu zamanlarda her şeyi yapabildiğini bildiğim için kafamı öne eğerek gözlerine bakmamayı tercih ettim.


Ellerini refleks olarak iki yana salladı,birini saçlarına götürerek uçlarını çekiştirdi ve sallanmaya başladı."Tanrım Spencer!"diye bağırdı."O p*çi öldürmeliyim."


"Lucas'ı öldürdüğün gibi mi?"dedim ve bunu söylediğimi fark ettiğim gibi ağzımı kapattım,çok kötü bir giriş yapmıştım ve Justin deliye dönmek üzereydi.


Bunu nasıl bildiğimi fark edemedi."O mu söyledi?"dedi ses tonunu alçaltarak.


"Evet..."diye konuştum suçlu benmişim gibi.


Başını öne eğerek dudaklarıma parmaklarını usulca dokundurdu.Nefesini suratımda hissedecek kadar yakın durdu."Beni...o gün...hatırlıyor musun?"


Başımla onayladım.


"Açıklama istediğin için buradasın değil mi?"


Başımı olumlu anlamda salladım.Yüzünü yüzümün kenarlarına sürterek yanaklarıma dokundu ve kulağıma doğru fısıldadı."O zaman sana açıklama yapmam gerekecek."


NATHAN


(AMAN TANRIM GENÇLER EĞER SAPIK ŞEYLERDEN ETKİLENİRİM DİYORSANIZ DEVAMINI OKUMAZSANIZ BİR ŞEY KAYBETMEZSİNİZ.)



"Sahile inmek istediğine emin misin?"Gözlerimi Daphne'ye kaydırdığımda kendinden emin bir bakışla yüzüme odaklandı.Gerçekten muhteşem bir gülümseme ile baktı.


"Eminim,"diyerek başını bana çevirdi."Sadece sür işte."


Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum fakat beni onun yönetmesine çoktan izin vermiştim,küçük bir sırıtmayla sürmeye devam ederek sahile ulaşmamız sadece on dakika falan sürecekti.


Ortam sessiz olmaya başlayınca bir anda "Kendinden emin gözükünce sana bayılıyorum,"dedim.


Şaşırarak bana baktı,ne demek istediğime anlam veremeden gülümsedi."Teşekkür ederim?"


"Gerçi her zaman bayılıyorum."diyerek gülümsedim ve başımı yola doğru çevirerek iç çektim.


Başını öne eğerek utandığını belli etmemeye çalıştı,tüm yüzüne yayılan gülümsemesi ile fısıldar gibi "Bende sana bayılıyorum."diye mırıldandı.Arkasına yaslanmadan önce koltuktan hareketlenerek uzandı ve yanağımı öptü.


"Bu ne içindi?"diyerek gülümsedim.


Omuz silkti."Bilmem....iltifatların için olabilir mi?"


"O zaman daha fazla iltifat etmeliyim....."Sırıtarak direksiyonu sağ tarafa kırdım ve sahilin yakınlarında arabayı durdurdum.


Gülerek emniyet kemerini çözdü ve arabanın kapısını açarak vücudunu öne itti ve çıktı.Aynı şekilde ben de emniyet kemerimi çözerek arabadan çıktım ve kapıları kilitleyerek arabanın sağ tarafına doğru yürüdüm.Daphne'nin minyon vücudunu kavradığım gibi kendime çektim ve dudaklarımı aç bir şekilde dudaklarıyla buluşturdum.


Dilimi içeriye sokmak istediğimde memnuniyetle izin verdi ve dillerimiz bir ritim gibi dans ederken,kalçalarından tutarak onu şaşırttım.Güzel kıvrımlardan birini hafifçe yakaladım ve avucumun içerisindeyken sıktım,sırıttı.


Birkaç saniye sonra dudaklarını çekerek alnını alnıma dayadı ve nefes nefese kalmış bir sesle "Ne kadar devam etmek istesemde---"diye dudaklarını yaladı ve ekledi."---burada insanlar arasındayız."


Geri çekilerek dudaklarımı yaladım böylece tadını daha çok hissedebildim,göğsüm normal nefes alış veriş hızına dönene  kadar hızlıca inip kalkıyordu."İstersen arabaya dönebiliriz?"


"Hayır,"dedi çocukça sırıtıp."Sahile gitmek istediğimi biliyorsun.."


"Kahretsin bebeğim.."refleks olarak ellerimi iki yana açtım."Beni baştan çıkartmayı kes artık."O kadar seksiydi ki yemin ediyorum onu hemen orada s*kebilirdim fakat kendimi durdurmak zorundaydım.


"Ben seni baştan çıkartmıyorum Nath."diyerek ellerini enseme koydu ve bana sarıldı.


"Çıkartıyorsun,"diye çıkıştım.


"Hayır."


"Hı-hı."


"Hayır."


"Sadece kabul et."


"Olmaz."diye bu konuşmayı sonlandırmaya çalıştı.Kafasını dalga seslerinden yana çevirerek derin bir nefes aldı ve dışarı verdi."Seksiyim ve bunu biliyorum fakat seni isteyerek baştan çıkartmıyorum."


"Ah,Tanrım..."diyerek vücudunu kendime daha çok yaklaştırarak kokusunu hissetmeye çalıştım."Seksisin ve bunu biliyorsun öyle mi?"Güldüm.


"Evet.....sanırım."Yanakları kızararak bakışlarını ayaklarına çevirdi.


Boynuna küçük öpücükler kondurarak çenesini gagaladım."İşte benim kızım."


"Sadece bilgin olsun diye söylüyorum."diyerek dudaklarımı boynundan uzaklaştırdı.Gözlerimizin birbirlerine kenetlendiğinden emin olunca kulaklarıma doğru seksi bir sesle fısıldadı."Sen de beni baştan çıkartıyorsun."


İçimdeki canavarı kontrol etmek zorunda değildim,çünkü istesem bile bunu başaramayacağımı biliyordum.Daphne'nin vücudunu kavrayarak elimi arkaya götürdüm ve arabanın ön koltuğunu açarak önce kendimi daha sonra da Daphne'yi içeriye çektim.


Daphne usulca dudaklarını dudaklarıma kenetledi ve giriş için izin ister gibi alt dudağımı dişledi.Bunu hemen istediğimi belirtmek için kalçalarından birini sıktım ve Daphne'de bu arada dilini boğazıma kadar uzatarak bana müthiş bir zevk yaşattı.


Boşta kalan elimi sürücü koltuğunun yanına uzatarak kolu çektim ve koltuğu aşağıya doğru yatırdım böylece daha rahat hareket edebilecektik.Yerlerimizi değiştirerek Daphne'nin üzerine çıktım ve bütün sorunlarından uzaklaşacağı bir anı ona yaşatmak için daha fazla beklemek istemezcesine tişörtünü yakalayarak çıkarttım.


Bunun arabada gerçekleşmesini istemezdik fakat bir şeyler yaşandığında buna dur demeniz sizin kontrolünüz dışarısında gerçekleşiyordu.Bu noktada kontrolümü tamamen kaybetmiştim ve tek istediğim Daphne'nin tenini kendi tenim üzerinde hissetmekti.


Öpücüğü yarıda keserek altımda inledi ve benim tişörtümü çekiştirerek çıkarttı ve yan tarafa doğru fırlattı.Sırıtarak ellerini karın kaslarıma koydu ve kalçalarını 'sinyal bölgeme' sürterek daha fazlasını istediğini belli etti.


Boynunun aşağısını ısırdım ve hiç olmadığı kadar inlemesine sebep oldum,daha fazlasını yapabileceğimi bilmesini isteyerek boynunun diğer tarafına doğru kafamı gömdüm,emip yalamaya ve neredeyse nefesini kesmeye başladım.


Kendimi serbest bırakmam gerekiyordu,bunu yapmazsam delirecektim.


Kafamı boynundan çekerek dilimle yüzünü ve çevresini yalayarak tüm arabayı dolduran bir şekilde inlemesine sebep olarak sırıttım.Doğrularak pantolon ve diğer her engelden kurtulmamız için biraz ara verdik ve işler tamamlandığında,kasıklarımı alt bölgesine dayayarak sonumuzun gelmesini bekledim.


Mutlulukla yaşadığı hazzı dışarıya vurdu."Nathan...."Sert nefesi omzuma çarpıyordu.


"Daphne...."diyerek yanıtladım."Kahretsin....çok az kaldı..."


Birkaç vuruş sonrası saniyeler içerisinde uyumlu ve bir şekilde arabada inlediğimizi fark ederek gülümsedim.Sanki yeniden doğmuş gibi hissetmiştim ve üstünde daha hızlı hareket ederek her şeyin son bulmasını sağladım.


Nefessiz kalarak üstünden kaydım ve yan koltuğa doğru sürünerek gittim.Daphne biraz önce olanların etkisinden kurtulmaya çalışırken yerden iç çamaşırını ve geri kalan kıyafetlerini aldıktan sonra arabanın içinde nefesini sesli olarak verdi,düzensiz nefesleri kendine gelinceye kadar boş bir bakışla bana bakmaya devam etti.


"Az önce ne oldu?"dedi seksi bir ses tonuyla.


Güldüm."Günlerdir beklediğim her şey."


-NOT:EĞER TÜM UYARILARA RAĞMEN OKUDUYSANIZ VE ETKİLENDİYSENİZ SORUMLUSU BEN DEĞİLİM :DD:DD:D:DD


-DİPNOT:YENİ BÖLÜM HAFTAYA PAZARTESİ.


-YERİNDİBİNOT:AMAN TANRIM BUNU BEN Mİ YAZDIM :D:DDDD:DDDD:DDD












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder